Varoluşumuzu Araştırdığı Resimleriyle: Khayyam Zidane

Khayyam Zidane, varoluşumuzun doğasını araştırdığı resimlerinde yağlı boyanın zengin renk ve ton olanaklarını özgün bir biçimde kullanıyor. Suriye ve Türkiye gibi iki farklı coğrafyada aynı anda varlık gösteren ve her iki bölgeden esin kaynaklarını harmanlayan Zidane ile felsefi sorgulama ve teknik ustalığı buluşturan sanatında derin bir yolculuğa çıktık.

Resim nasıl hayatına girdi? Süreci bize anlatır mısın?

Resim yapmaya küçük yaşlarda başladım. Hem erken çocukluğum hem de ilkokul yıllarım boyunca çizim yeteneğine sahip çocuklardan biri olarak ilgi odağıydım. On dört yaşıma geldiğimde ise çizim tutkumu kurslar aracılığıyla geliştirmeye başladım. Buralarda çizimin temellerini öğrendim ve natürmort çalışmaları yaptım. İki yıl sonra yağlıboya ile ilk temasımı yaşadım; bu malzemeyle olan tutkulu ilişkim tam olarak o zaman başladı ve halen devam ediyor.

Sanatının kavramsal çerçevesini oluştururken nelerden yararlanıyorsun? Üretim sürecin nasıl işliyor?

Sanatsal arayışlarım ışık kavramını araştırarak başladı. İlk sergimdeki amacım, nihilist ve tekrar edip duranı sıra dışı olana dönüştürmekti. O ilk resimler dönüşümün sahnesini temsil etmiyordu; dönüşümün ta kendisiydi. Bu arada sanat eğitimim, kendi kendime yaptığım birçok okuma ve hazırladığım yüksek lisans tezi geniş bir fikir, kuram ve sanatsal eğilimler evrenine aşina olmamı sağladı.

Bu süreçte sanatımda ulaştığım niteliksel ana hatların en önemlilerinden biri de geleceğin sanatsal sezgi aracılığıyla keşfi oldu. Güncel bilimler, astrofizik ve uzay konularına olan ilgim varoluşumuzun amacına ve bu evrendeki akıllı canlılar olarak yalnız olup olmadığımıza dair derin kuşkuları ifade eden bir dizi soruyu biçimlendirdi.

Aslında yolculuğumuz organik doğamızın çok ötesine uzanıyor, çünkü entropi soyut bir fizik terimi değil. O, farkındalığımıza dokunan bir yorum, yanıt ve kaçınılmaz kaderimiz. Hatta belki de toplumsal sistemdeki en güçlü çatışma kaynağı ve insanın düşünceleri ile duyguları arasındaki çatışmaya kadar uzanıyor. Parçacıklar malzemeyle simetriyi birleştirmeye çalıştıkça entropi sürekli artıyor. Bu hareket, biçim ve kütlelerin eridiği resimlerde tüm açıklığıyla görünür oluyor.

İnsan eti ve derisinin renk tonlarının giydirildiği biçim ve kütlelerden oluşan resimlerimde, maddenin beden olarak insan kavramına referans veren hallerinden söz edebiliriz. Aynı zamanda uzamda geometrik bir kavramı ya da doğrusal oluşumları algılama yetisi olarak tanımlayabileceğim bir hümanizm de içeriyorlar.

Çok Katmanlı Varlık I

Teknik olarak ise resimlerimde süje ve onunla olan ilişkim, renk, teknik, kompozisyon ve performans aşaması gibi konulardaki deneyimlerime dayalı sabit öğeler mevcut. Bunların bazıları resme başlamadan önce, bazıları da resim yapma eylemi sırasında beliriyor. Resmi aşamalar halinde kurguluyorum; ister inşa, ister yıkım süreçlerine dayalı olsun, her bir aşamanın kendine özgü teknik ve kavramsal özellikleri var. Bu hattı genellikle bilinç dışı bir şekilde takip ediyorum ve süreç esnasında belli bir amaçla hareket etmiyorum. Bedensel ve zihinsel gücümü topladığımda hemen çalışmaya başlıyorum; ilk kıvılcımı da müzikle elde ediyorum.

İşlerinde genellikle yağlı boya kullanıyorsun. Malzemenin, üretim sürecin içindeki rolü nedir?

Yağlı boyayı yaşayan, hayat dolu bir malzeme olarak görüyorum ve onu ışıltısını yitirmeden kullanmamı sağlayan, renk taşıyıcı olarak sürülmüş baz katmanlara dayalı özel teknikler geliştirdim. Bunu yapabilmek için renk katmanlarını iyi anlamanız, boyanın kuruma davranışı, solventlerin özellikleri, renklerin kimyasal yapıları gibi birçok konuya hakim olmanız gerekiyor. Her tonun opaklık, geçirgenlik, ışığa dayanıklılık gibi çok sayıda özelliği var. Dolayısıyla renklerin ürün olarak da özelliklerine dair detaylı bilgiye sahibim ve birkaç farklı boya markası kullanıyorum. Yağlı boyanın renkleri tüm ışıltılarıyla canlı bir yüzey elde etmemi sağlıyor; bu da tarzımla uyum gösteriyor.

Sanatın meselesi kültürel mirası yeniden üretmek değil, geleceğin nasıl olacağı üzerine düşünmek, yarına dair güncel bir kavrayış. Gördüm ki zamana ayak uydurmak tuvalden uzaklaşmayı gerektirmiyor; tersine, tuvalin taşıdığı içerikle mümkün. Öte yandan günümüzde tuval resmi dışındaki tekniklere yönelimlerin arttığını görüyorum; onlar da kendi yollarında yürüyorlar ve resimle karşılaştırılmaları doğru değil.

Sanat tarihinden sana ilham veren birkaç isim sayabilir misin?

Uzak ya da yakın dönem sanat tarihiyle olan ilişkim çok katmanlı, karmaşık bir yapıya sahip. Kuşku yok ki sanat tarihini bilmek sanatçının işine bir tür derinlik katıyor. Üstelik sanatsal kariyerimi etkileyen farklı isim ve akımlarla sanatım üzerinde etki bırakanlar da birbirinden farklı.

İlk olarak Suriye’de antik resim üzerine yüksek lisans tezi için araştırma yaparken, bazıları milattan önce ikinci binyıla tarihlenen belli başlı eserlerden ve bunların bulunduğu yerlerden haberdar oldum. Bunun yanı sıra Leonardo da Vinci, Pierre Bonnard, Claude Monet ve Francis Bacon gibi sanatçıların biyografileri bana çok yardımcı oldu.

Rengin farklı değerlerini iyi kullanan, insanlığı dışavurumcu ve soyut şekilde temsil eden resimlere karşı büyük bir tutku besliyorum. Kendimi bu bağlamın bir parçası olarak görüyorum ve birçok sanatçıyla ortak noktalarımız mevcut. Ancak benim sanatımdaki ayırt edici özellik, her bir işin diğerinden farklı olması ve kesişen birtakım öğeler içerseler bile her işin bağımsız karakterini koruyan öğelerin de her zaman orada olması.

Aşk Sebeptir

Suriye ve Türkiye’de sergiler açmış bir sanatçısın. Farklı coğrafyalarda çalışmak sanatını nasıl etkiliyor?

Sanatçının olsa bile sanatın milliyeti yok; sanatsal kimlik çok başka bir mesele. Bir sanatçının kategorik olarak bir ülkeyi temsil etmesi daha çok sanat tarihiyle ilgili bir konu. Günümüzde sanatın hakikati yansıtmak gibi bir derdi yok; ben de sanatımda coğrafya ve sınırlar gibi kavramların dışındaki konularla ilgileniyorum. Kader ve bedensel varlığımızla ilgili varoluşsal kaygının ifadesi gibi konulara eğiliyorum.

Elbette İstanbul’un kültürel ve sanatsal ortamının etkilerini de hissediyorum. Burada her gün tarih, modernite, mimari, müzeler, sanat galerileri ve sanatçılarla dolu bir hava soluyorum ve su içiyorum. Suriye’de ufuk her zaman çok genişken ve bizi daraltırken, İstanbul’da ufuk çizgileri yok. Onun yerine tüm yönleriyle hayatın kendisi var, başka türlü bir coğrafya var. Bu da resimlerime cesur bir tavır ve fütüristik eğilimler olarak yansıyor.

Tarihte ya da günümüzde “keşke birlikte çalışabilsem” dediğin sanatçı, küratör ya da kurumlar hangileri?

MERKUR Galeri’de Sabiha Kurtulmuş’un organize ettiği ve şu an devam eden karma bir sergiye katıldım. Daha önce de Plato Sanat Galerisi’nde küratör Markus Graf’ın düzenlediği bir sergiye katılmıştım. Türkiye’nin en önemli küratörlerinden biri olarak işlerimle ilgilenmesi beni mutlu ediyor. İş birliğimizin gelecekte de sürmesini arzu ediyorum.

İşinin içeriğini oluştururken geçmişinle nasıl bir bağ kuruyorsun?

Genellikle bir yıla ya da daha uzun sürelere yayılan seriler halinde çalışıyorum. Her serinin onu bir araya getiren ve kaynağını rasyonel, bilinçli akıl yürütmeden ziyade dikkatimi çeken durumlardan alan bir konusu oluyor. Daha derin baktığımızda ise seriler arasındaki bağlantıları ve yarattıkları kümülatif deneyimi görebiliyoruz.

Art50.net ile yolların nasıl kesişti?

Art50.net, Türkiye’nin en önemli online sanat platformlarından biri. Sanatseverlere favori sanatçılarının yapıtlarını kolaylıkla edinme şansı veriyor ve birçok farklı sanatsal stili bir arada sunuyor. Bana sanatımı özellikle Türkiye’nin sanat ortamıyla buluşturmak adına değerli bir imkan sağlıyor.

 

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.



        Love, Share, Live with Art

        Turkish and world art market, new works and artists
        Subscribe to our newsletter to follow us closely.