İstanbul’un artık bir sanat deposu var! ARTFACTORY kısa bir süre önce, uzun ve detaylı bir araştırma ve projelendirme dönemini geride bırakarak, koleksiyonerlerin hizmetine sunuldu. Sanat eserlerini hem en ileri teknoloji ile depolama, hem de sergileme imkanı sunan yeni oluşumu, kurucularından biri olan Dila Kabakçı’dan dinledik.
Önce kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Şu an ARTFACTORY’de hem yönetici hem de yönetim kurulu üyesi olarak bulunuyorum. Ama öncesinden bahsetmek gerekirse, İtalyan Lisesi’nin ardından, Amerika’da Brown Üniversitesi’ni, Modern Kültür ve Medya ile İnsan Biyolojisi bölümlerinde çift ana dal yaparak bitirdim. Başlangıçta film yönetmenliğini değerlendirdiğim için stajlarımı, dolayısıyla ilk iş tecrübelerimi, Los Angeles’ta edindim. Los Angeles çağdaş sanat kültürünün yanı sıra sağlık bilincinin de çok ön planda olduğu bir şehir. Oradayken, UCLA’den hocalarla alternatif tıp üzerine çalışmalar gerçekleştirdiğimiz, beden-zihin sağlığını geliştirmenin yollarını araştırdığım ve keşfettiğim bir dönem oldu. İstanbul’a döndükten sonra farklı şirketlerde çalıştıktan sonra, yaklaşık 4 sene önce, ARTFACTORY projesini ekip olarak geliştirmeye başladık.
ARTFACTORY projesi ve bu fikrin gelişim sürecini dinleyebilir miyiz sizden?
Kendi sanat eserlerimizi sağlıklı bir ortamda muhafaza etmek istediğimizde piyasayı araştırdık. Galericilerin, koleksiyonerlerin ve sanatçıların da benzer ihtiyaçlara sahip olmasına rağmen bir sanat yapıtları deposu yoktu. İnsiyatifi elimize alarak hem kendimiz hem de bu ihtiyacı paylaşan kişi ve kurumlara sanat eserlerini depolama konusunda hizmet verecek Artfactory projesini oluşturmaya karar verdik.
ARTFACTORY’nin altyapısını geliştirirken, Ar-Ge çalışmaları ile nano-teknolojik ürünler geliştirmiş, uluslararası patentlere sahip, 30 yıldan uzun bir süredir üretimlerine devam eden diğer şirketimizin kaynaklarından ve tecrübesinden faydalandık. Bu şirketin kurucusu olan Ahmet Kabakçı’nın mühendislik ve işletme konularındaki engin bilgi birikiminin yansımalarına ve bilimsel yaklaşımına Artfactory projesinin her köşesinde rastlamak mümkün. Köklü bir geçmişe dayanan şirket kültürümüz ve güvendiğimiz bir ekiple yola çıkarak, Türkiye’deki ilk sanat yapıtları depolama ve sergileme hizmetleri şirketi, Artfactory olarak sanatseverlere hizmet vermeye başladık.
ARTFACTORY’de işin en başından itibaren proje kısmına çok ağırlık verdik. Genelde en son düşünülen, son kullanıcıya yani müşterilerimize yansıyacak sigorta primlerinin düşük olabilmesi için projenin ilk adımlarından itibaren dünyada bu konuda önde gelen Axa Art’ın yönlendirmelerini projeye dahil ettik ve satın alımlarımızı gerçekleştirdik. Avrupa’da sanat eserleri lojistiği ve depolama konusunda uzman Hasenkamp’la yakın ilişki içinde depolama altyapımızı oturttuk ve dünyadaki diğer örneklerden de yararlandık. Sonunda eşi olmayan bir proje çıktı ortaya.
ARTFACTORY’nin kapasitesi ve hizmetleri nelerdir?
ARTFACTORY, dünya standartlarında depolama hizmeti veren 5500 metrekare alana sahip, tam teşekküllü bir depo ve sergileme mekânlarıyla ofisleri içinde bulunduran ayrı bir binadan oluşuyor. İkinci binanın en üst katı ofislere ayrılmışken, diğer katlarında 450 metrekarelik, yaklaşık 4.5 metre tavan yüksekliğinde ferah ve yenilikçi sergileme mekânlarımız ve VIP odalarımız mevcut. Koleksiyonerler ve galericiler sergileme mekânlarımızı ve VIP odaları rezerve ederek, sanatsal özel etkinlikler organize edebilir ve misafirlerini ağırlayabilirler. Türkiye sanat piyasasını dünyadaki önemli aktörlere daha ulaşılabilir kılarak çekici hale getirmek için, uzaktan yönetilebilen hizmetler de sağlıyoruz. Mesela, depoda müşterimiz olan bir yurtdışı galerisi belirli tarih ve saatte seçtiği sanat yapıtlarının VIP odaya götürülmesini talep ederek, Türkiye’deki koleksiyonerine göstermemizi isteyebilir.
Bunlara ek olarak, henüz temelini attığımız yapım aşamasında bir projemiz var, 1.100 metrekarelik, 12 metre tavan yüksekliğine sahip sanat mekânı.
ARTFACTORY projesinde eserler en uygun şartlarda sigortalanıyor, depolar deprem ve yangına karşı en gelişmiş yöntemlerle korunuyor. Örneğin yangından korunma için mist sistemi denen bir yöntem kullanıyoruz, yatırımı yüksek bir sistem olsa da sigortacılarımız tarafından en önerilen sistem olduğundan bu yöntemi tercih ettik, buhar oksijeni hapsediyor ve herhangi bir tehlikeye anında çok hızlı müdahale edilmiş olunuyor.
Sergi alanı olarak geçen mekanınızda yıl boyunca devam eden bir program düzenlemeyi planlıyor musunuz, yoksa bu daha çok kiralanabilecek bir etkinlik mekanı mı olacak?
Şu esnada, ARTFACTORY’de depolama hizmetlerine yoğunlaşmış durumdayız. Sergileme mekânlarımız, koleksiyonerlere yönelik, sanatla ilgili projelere açık, özel etkinlikler düzenlenebilecek alanlar.
Farklı mecralardaki sanat eserlerinin hepsine farklı saklama koşulları mı sunuyorsunuz? Mesela dijital eserleri ve videoları nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Tabii bizim yönettiğimiz alanlarda, her sanat eserinin farklı muhafaza ihtiyaçlarını değerlendirdikten sonra doğru paketleme, saklama koşullarını sağlıyoruz. Videoları da saklayabilecek altyapımız var, bu konuda en gelişmiş olanakları sunan Cisco Sistemleri ile çalıştık.
Hangi tür koleksiyonerlere hitap ediyorsunuz? Kaç adedin üzerinde eseri olanlar için uygun ARTFACTORY’nin depolama hizmetleri?
Biz ARTFACTORY’de bütün ihtiyaçlara cevap verebilecek bir sistem kurmaya çalıştık. O yüzden müşteriler tek bir eser de verebilir, bütün koleksiyonunu da. Hepsine uygun yer sağlayacak şekilde bölümlendirmeler ve yönetim şekilleri ortaya çıkarttık.
Farklı boyutlardaki ünitelerimizde müşteri yönetiminde veya ARTFACTORY yönetiminde olacak şekilde seçenekler sunuyoruz. Artfactory yönetiminde, eserler tek tek fotoğraflanıyor, barkodlanması, arşivlenmesi, yerleştirilmesi gibi bütün adımlar bizim gözetimimizde gerçekleşiyor. Koleksiyoner veya sanatsever online koleksiyon yönetimi hizmeti almayı da seçebilir.
Eğer müşterileriniz olabilecek galerileri veya koleksiyonerleri düşünürsek, şehrin içinden her istediklerinde deponuza rahatça gidebilecekler mi?
Aslında, İstanbul’un genişleyen sınırlarını bir pergelle çizdiğinizde orta noktası şu an üzerinde bulunduğumuz bölgeye denk geliyor. İstanbul’un coğrafik merkezindeyiz diyebiliriz. Trafiğin yoğun olduğu saatler dışında, Avrupa yakasındaki Beşiktaş’tan bile 15 dakika içinde Artfactory’ye ulaşmak mümkün. Daha ilerisi için düşündüğümüz birşey ise, günlük veya belirli günlerde düzenleyeceğimiz shuttlelarla misafirlerimizi memnun edecek başka hizmetler de sunmak olacak.
Peki, eserlerini saklayacak yeri olmayan, ama onlardan da ayrılmak istemeyen koleksiyonerlere söylenecek bir cevabınız var mı?
Tabi, koleksiyonerler için olduğu kadar bizim için de sanat eserleri çok değerli. Evinde veya ofisinde duvarına astıkları sanat yapıtlarının dışında kalan tüm eserlerini en doğru ve güvenli koşullarda muhafaza edebilecekleri yer Artfactory. Örneğin, nem ve sıcaklık oranını sene içinde sabit tutmak, sanat eserinin ömrünü uzatan en önemli faktörlerden biri. Tüm bunları değerlendirdiğinizde, ARTFACTORY’nin koleksiyonerlere sunduğu hizmet çok kıymetli ve çekici.
ARTFACTORY’nin yakın zamanda üzerinde çalıştığı projeler var mı?
ARTFACTORY olarak 13-16 Kasım tarihlerinde, Contemporary Istanbul’da yer alıyoruz. Galerilere ve koleksiyonerlere Artfactory Private Lounge’da sanat yapıtlarını depolama ve sergileme alanı sağlayarak hizmet vereceğiz. Geçtiğimiz ay gerçekleşen ArtInternational’da “Resmi Sanat Yapıtları Depolama Hizmetleri Ortağı”ydık. Türkiye için iki önemli konuşmayı Artfactory Weekend Talks kapsamında organize ettik. Birincisi, Hasenkamp’ın Genel Müdürü Uwe Hoehne ile Sanat Eserleri lojistiği ve depolaması üzerine, ikincisi ise konusunda uzman ve tanınmış konuşmacılarla “Arts & Medicine” üzerineydi.
Art50’ye Artfactory projesine ilgisinden dolayı teşekkür ederiz. Sanat eserlerini internet ortamında daha çok sanatsevere ulaştırarak sanatın gelişimine bulunduğunuz katkılardan dolayı sizleri de tebrik ederiz.
Contemporary Istanbul süresince Private Viewing Lounge’umuzda sizlerle görüşmek üzere.
Bu keyifli sohbet için biz teşekkür ederiz.