ArtReview, yirmi yıldır olduğu gibi 2021’de de sanat dünyasının en etkili 100 isminden oluşan bir liste yayımladı. Liste belirlenirken dünyanın farklı yerlerinden 30’u aşkın uzmanın görüşüne başvuruldu ve onlardan, yerel sanat ortamlarından aşina oldukları ve çağdaş sanata yön verdiğini düşündükleri isimleri önermeleri istendi. Değerlendirmeler, önerilen ismin geçtiğimiz 12 ay içinde aktif olmuş olması, çalışmalarının güncel sanat pratiklerini etkilemesi ve bu etkinin yalnızca yerel değil, küresel ölçekte olması gibi kriterler çerçevesinde yapıldı.
Sanat alanında bu tür standart bir liste oluşturmak oldukça zor. Listelerin içeriği, “başarı”, “etki” gibi kavramların nasıl tanımlandığına bağlı olarak önemli değişiklikler gösteriyor. ArtReview ise kendi kriterlerinin ticari başarı ya da piyasa değerine dayanmadığının altını ısrarla çiziyor. Örneğin 2020’de pandeminin gerek izleyici, gerek yapıtların dolaşımı üzerindeki sınırlayıcı etkisi, listede güçlü teorisyenlerin daha çok parlamasına neden olmuş. Ancak 2021’de, teori ile pratik arasında pandemi sonrası normalleşmeyle birlikte ortaya çıkan bir denge söz konusu. Listenin dikkat çeken bir diğer özelliği ise sanat ekosistemi için çeşitliliğin ne denli önemli olduğunu ortaya koyması. ArtReview’da belirtildiği gibi, 2021 yılında hantal bürokratik yapılara sahip büyük müzelerin pandemi gibi küresel krizlere verdiği yanıtlar, yerel ve alternatif örgütlenmelerin esnekliği karşısında yetersiz kaldı. Listenin üst basamaklarına tırmanan isimlerin küresel sanat sistemini sorgulayan, hatta yer yer kesintiye uğratan ve yeni fikirler üreterek sanatın tanımını tartışmaya açanlar arasından çıkması, bu gözlemi doğrular nitelikte.
NFT’nin Saltanatı
Dilerseniz listenin içeriğine biraz daha yakından bakalım. Belki de en şaşırtıcı sonuç, ilk sırayı Ethereum Blockchain’i üzerinde eşsiz Token’lerin nasıl oluşturulduğunu tanımlayan bir standart olan ERC-721’in, başka bir deyişle insan dışında bir varlığın alması. 2021’de NFT’lerin sanat alanına etkileri çok büyük oldu ve hem yepyeni olanakları, hem de ekolojik kaygıların da dahil olduğu birçok belirsizliği beraberinde getirdi. Hatta geçmiş yıllarda listenin üst sıralarını dolduran, örneğin 2004 ve 2010’un birincisi Larry Gagosian ile 2018’in birincisi David Zwirner gibi galericilerin bu yıl puan yitirmesinde NFT’nin değiştirdiği piyasa dengelerinin etkisi bile olabilir. NFT 2022’de de kendinden sık sık söz ettirmeye devam edecek ve gerek olumlu yönlerini, gerek bazılarını şimdiden fark ettiğimiz olumsuz etkilerini zamanla daha iyi anlayacağız.
Türkiye Nerede?
Listede Türkiye’den sanatçı ve gazeteci Zehra Doğan dışında hiçbir ismin olmaması, içinde bunca iddialı kültür kurumunun ve başarılı küratörün olduğu bir sanat ortamının varlık gösterememesi ayrıca düşündürücü. Bunda en büyük rolü olan liste değerlendirme kriterinin, yerelden küresele uzanan etki olduğu öne sürülebilir; çünkü son yıllarda sanat piyasamızın en büyük sorunlarından biri, yerel potansiyeli dünyayla yeterince buluşturamamak. Bunun ardında da Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan birtakım politik ve ekonomik gelişmelerin olduğu yadsınamaz. Bu bağlamda NFT, yurt dışına erişmekte zorlanan sanatçılar için alternatif bir çözüm yaratabilir. Aynı şekilde kültür kurumları için de farklı sürdürülebilirlik modellerinin kapılarını aralayabilir ve bu yönüyle yerel sanat ekosistemlerinin devamlılığı adına ciddi kazanımlar sağlayabilir.
Irkçılıkla Mücadele ve Post-Kolonyalizm
2021’in listesine güncel bazı kuramsal yaklaşımları benimsemiş sanatçı, küratör ve düşünürlerin egemen olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kendi içinde yaşanmakta olan ırk ve cinsiyet ayrımcılıklarını zaten bir süredir sorgulayan küresel sanat ortamı, 2020’lerde özellikle post-kolonyalizm, feminizm ve queer teorinin çevresinde yoğunlaşıyor. Black Lives Matter ile başlayan, Birleşik Krallık ve ABD’nin önemli müzelerinde filizlenen ırkçılık karşıtı hareketlerin etkileri, listede Asya ve Afrika kökenli isim sayısındaki belirgin artışın başlıca nedenlerinden biri olmalı. Örneğin listeye doğrudan 9. sıradan giriş yapan Carrie Mae Weems, siyah ve kadın olma olgularını birlikte ele alan bir sanatçı.
ArtReview’a göre on yıl öncesine kadar çalışmaları sanat dünyasınca es geçiliyordu ve hak ettiği ilgiye ancak son yıllarda kavuşabildi. Kara Walker ise listeye 2017’de giriş yapan ve 4 yılda 45 basamak birden yükselen çok önemli bir diğer isim. İşlerinde ABD’nin ırkçı geçmişi ve bugününü tartışmaya açan sanatçı, popüler kültürde ses getiren çalışmalar da yapıyor. Öte yandan yerel halkların batının belli başlı müzelerinde hala sömürgeci bir tavırla sergilenen kültürel miraslarına sahip çıkma çabaları, 2020 ve 2021’e damgasını vurdu. Kolonyal ırkçılıkla mücadelede, batı güdümlü sanat tarihini çoğulcu bir bakış açısıyla yeniden yazmayı öneren sergi ve yayınlar da önemli bir rol oynuyor. Bu bağlamda listenin en dikkat çekici isimlerinden biri, bu yıl 14. sırayı alan düşünür Achille Mbembe. Kapitalizmin yaşam ve ölüm üzerindeki egemenliğini sorgulayan Mbembe’nin çalışmaları, cinsiyet kavramı üzerine çalışan sanatçılar için de kayda değer bir esin kaynağı. Tüm bu anlatılanlar, 2022’de bizleri daha da kozmopolit bir listenin beklediğini şimdiden müjdeliyor.
Feminizm ve Toplumsal Cinsiyet
Toplumsal cinsiyet çalışmalarıyla uğraşan sanatçı, aktivist ve düşünürlerin sanat ortamındaki yeri de gün geçtikçe güçleniyor ve bunlar arasında listeye 2017’de giriş yapan Judith Butler özel bir yere sahip. Cinsiyetin performatif ve akışkan bir olgu olduğunu savunan filozofun görüşleri, ırkçılık üzerine çalışan teorisyenler tarafından da sık sık kullanılıyor. Sanatçı Wolfgang Tillmans da uzun yıllardır listedeki varlığını koruyan oldukça etkili bir isim. LGBTQI+ sanatçılara yönelik bir atölye programı olan Fire Island Artist Residency’yi kendi kurduğu vakıf üzerinden düzenli olarak destekleyen Tillmans, homofobik politikacılara karşı tepkisini açıkça dile getirmesiyle tanınıyor. Son olarak kendi de bir trans birey olan ve listedeki varlığını 2018’den beri sürdüren düşünür ve küratör Paul B. Preciado, cinsiyet, kimlik, mimari ve pornografi hakkındaki yazılarıyla bu alanda heyecan yaratan önemli figürlerden bir diğeri.
Görüldüğü gibi bu iki kuramsal evren birbirinden tamamen kopuk da değil. Nede olsa her iki ayrımcılığın da kaynağında aynı toplumsal ön kabuller ve öğrenilmiş roller yer alıyor. İki aktivizm alanının kesişimine çok iyi bir örnek, Afrikalı LGBTQI+ bireylerin sesi olan ve listede karşımıza 54. sırada çıkan sanatçı Zahele Muholi.
Antroposen ve Post-Hümanizm
2021’de küresel sanata hükmeden bir diğer geniş düşünce bloğu da yolları post-kolonyal ve feminist/queer blokla sık sık kesişen antroposen ve post-hümanizm. Dolayısıyla listede tüketim kültürünü eleştiren, dünyaya egemen sermaye ağlarını ifşa eden ve insana evrenin merkezinde olmadığını hatırlatan sanatçı ve düşünürlerin sayısı oldukça fazla. Bunu yaparken de teknoloji çalışmalarına sık sık yöneldiklerini eklemekte yarar var. Örneğin bu yıl listeye zirve ortağı olarak giriş yapan antropolog Anna L. Tsing, Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalist bir Enkazda Hayat İhtimalleri Üzerine (2015) adlı kitabında çok nadir bir tür olan Matsutake mantarının peşine düşüyor ve insanın doğa ile yeni bir ilişki biçimi geliştirmesinin aciliyetini ortaya koyuyor.
Listede hızlı bir yükseliş yaşayan bir diğer ilginç figür ise Serpentine Gallery’de Genel Ekoloji projesini hayata geçiren Lucia Pietroiusti. Başarılı küratörün esas amacı bilim ve sanat arasındaki diyaloğu, kriz zamanlarında çevreye uyum sağlayabilen bir kurum modeli geliştirmek için kullanmak. Sanatçılar Olafur Eliasson ve Hito Steyerl’i de bu bağlamda anmadan geçmemeliyiz. Listedeki yerini uzun süredir koruyan ve “çevreye karşı sorumlu sanatçı” olarak tanınan Eliasson, yapıtlarında sanat ile ekolojik aktivizmi eşsiz bir estetik dil kullanarak bir araya getiriyor. Steyerl ise konuya çok daha siyasi bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Büyük teknoloji firmalarının ekonomiyi etik prensiplerden arındırdığını belirten Steyerl, kapitalizm ve dijital imge arasındaki ilişkilere odaklanıyor.
Sanat-Aktivizm İlişkisi
Sanat-aktivizm ilişkisinin 2021 Power 100 listesine damga vurduğuna itiraz edemeyiz. Ancak 2022’nin şafağında bu ilişki, “sanat aktivist olabilir mi”, ya da “aktivizm sanat alanında ne tür biçimler alabilir” gibi sorulardan çok daha önemli bir açmazı çözümlemek zorunda: Aktivizm ile sanat yan yana geldiğinde, bu birliktelikten aktivizm mi yarar sağlar, sanat mı? Hatta bu soruyu bir adım daha öteye taşımak mümkün: Yoksa çağımızda sanat, kapitalizm için bizzat aktivizmin kendisini bir ürün haline getirip pazarlamanın yollarından yalnızca biri mi?
ArtReview Power 100 Listesinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
İpek Yeğinsü
Yazıda aşağıdaki linklerde yer alan bilgilerden yararlanılmıştır:
https://artreview.com/introducing-the-power-100-the-most-influential-people-in-the-artworld-in-2021/
https://artreview.com/power-100/
Kapak Görseli: artreview.com