Arter, yeni sanat sezonu kapsamında 10 Eylül’den itibaren beş yeni sergiye ev sahipliği yapıyor.
Arter binasında, öncesinde fotoğraflanmış ve parçalanmış, ağlar ile sarılmış, video yerleştirilmesinde etkili bir performansı icra edilmiş ve pedallarından kurtulmuş üç adet piyano ve çeşitli piyano temsilleri bulunuyor. Piyanoların varlığı ise yeni sergilerin ritim, müzik, ses üzerinden oluşturdukları birliğin ve Arter binasından şehre yayılan titreşimlerin somut bir yansıması niteliğinde.
Dinleyen Gözler İçin
Arter’in Kurucu Direktörü Melih Fereli’nin küratörlüğünü üstlendiği ve koleksiyondan eserlerin görülebileceği “Dinleyen Gözler “İçin”, kurumun “Sesli Dizi” kapsamında düzenlenen üçüncü sergisi olma özelliğini taşıyor.
Sergi, Amerikan besteci John Cage’in “mutlak bir sessizliğinin imkansızlığı” fikrinden hareketle, izleyicileri etraflarını saran sessiz yapıtların “seslerini” keşfetmeye davet ediyor. Fluxus sanatçılarının işlerini kendisine temel alan “Dinleyen Gözler İçin” sergisi, Joseph Beuys, Barbara Bloom, John Cage, Henning Christiansen, Osman Dinç, John Driscoll, Hreinn Friðfinnsson, Dick Higgins, Július Koller, Jarosław Kozłowski, Hans Peter Kuhn, Füsun Onur, Nam June Paik, Lene Adler-Petersen, Annette Ruenzler, Carles Santos, ve Michael Snow’un işlerinden oluşan bir seçki olarak karşımıza çıkıyor.
Dinleme ve görme duyularımızı yer yer yakınlaştıran yer yer ise aynı anda kullanmamızı imkansızlaştıran eserlerin bir araya geldiği “Dinleyen Gözler İçin”, gerçeklik ve hayal gücü çizgisinde salınan bir düşünce deneyine dönüşüyor. Joseph Beuys’un “Klavier Oxygen” işinde siyah bir piyanonun arkasında duran yeşil renkli tahtaya dokunan tebeşirinin sesi, Barbara Bloom’un Braille alfabesini kullanarak oluşturduğu işleri ve salt görselliğe dayalı yapıtları arasındaki gerilim ve Carles Santos’un “Parçalanmış Piyano ve Fotoğrafı”nın yarattığı patlayıcı etki ve onu takip eden sonsuz sessizlik yüksek ritimli işler olarak karşımıza çıkıyor. Osman Dinç’in nota sehpalarına yerleştirilmiş siyah-beyaz ahlat ağacı fotoğraflarının sessizliği, Jaroslaw Kozlowski’nin “Etik Üzerine Denemeler” ve Füsun Onur’un “Fısıltı” yerleştirmelerinde dizek üzerinde yukarıdan aşağı ve aşağıdan yukarı yapılan yolculuğun, tıpkı piyanonun bütün tuşlarına sağ baştan ve sol baştan sıra ile dokunmak gibi, düzenli hareketleri ve Annette Ruenzler’in cam bardakların içine sarkıtılan ampullerinden zemine yayılan ışıkların sessiz çınlamaları galeri mekanına devamlılığı olan titreşimler yayıyor.
Sergi, Arter’in “Sesli Dizi” kapsamında gösterilen dördüncü sergisi “Yağmur Ormanı 3” ile de yoğun bir ilişki içerisinde bulunuyor. Sergi kapsamında Melih Fereli’nin “Dinleyen Gözler İçin” hazırladığı ve izleyici ile etkileşimi güçlendirmeyi amaçlayan “La Cage Musicale” isimli çalma listesi arter.org.tr üzerinden erişime açıldı.
Yağmur Ormanı V (Varyasyon 3)
Besteci David Tudor tarafından 1968 yılında efsanevi koreograf Merce Cunningham için hazırlanan müzik parçası olan “Yağmur Ormanı V (varyasyon 3), Composers Inside Electronics tarafından kendi kendini icra eden bir ses yerleştirmesine dönüştürüldü. Melih Fereli küratörlüğünde düzenlenen bu deneyim, 2018 yılında Arter koleksiyonuna katılmasından sonra ilk kez “Sesli Dizi” serisi kapsamında izleyiciler ile buluşuyor.
Yerleştirme, plastik fıçı, bakır kova, saksı ve raket gibi gündelik nesnelerin içerisine konumlandırılmış vericilerden yayılan önceden kaydedilmiş ses dosyalarının, nesnelerin kendisine ve mekana yaydığı titreşimlerden oluşuyor. Arter’in performans salonu Karbon’u sonsuz keşiflere açık bir araziye çeviren “Yağmur Ormanı V”, izleyicileri bulundukları alana dağılan sesleri duyumsamaya, nesnelerden yayınlan titreşimleri algılamaya ve bir yağmur ormanını bütün renkleri ve sakinleri ile hayal etmeye davet ediyor.
Mekanın içinde süzülen buluntu objeler, yakın bakışta Duchamp’ın farklı bağlamlara yeniden konumlandırdığı hazır-nesnelerini, bir adım geriden bakıldığında Calder’in havada süzülen “Mobile”lerini ve mekanın sağ tarafında bulunan merdivenlerden çıkılıp bir bütün olarak izlenildiğinde ise Wassily Kandinsky’nin birbirileri ile inanılmaz bir etkileşim içerisinde olan geometrik desenlerini anımsatıyor.
Gökcisimleri Üzerine
Kevser Güler küratörlüğünde hazırlanan “Gökcisimleri Üzerine” sergisi, Carl Sagan’ın “Hepimiz yıldız tozuyuz.” sözünde vurgu yaptığı ortaklık düşüncesinden hareketle bir araya gelen işlerden oluşuyor. Seçki kapsamında görülebilecek yapıtlar, insanın bütünün bir parçası olarak çevresi ile kurduğu ilişkileri tarihsel, kültürel ve ideolojik bağlamlarda toplum içerisindeki kutuplaşmaları, iktidarı ve hiyerarşiyi anlamlandırma süreci olarak değerlendiriyor.
Thomas Bayrle, Elina Brotherus, Annabel Daou, A K Dolven, Aleksandar Dimitrijević, Terry Fox, Naomi Wanjiku Gakunga, Ludwig Gosewitz, Shilpa Gupta, Nilbar Güreş, Altan Gürman, Asta Gröting, Gülsün Karamustafa, Suchan Kinoshita, Milan Knížák, Igor Kopystiansky, Alicja Kwade, Nicholas Mangan, Vlado Martek, Aydan Murtezaoğlu, Alice Nikitinová, Füsun Onur, Fernando Ortega, Serkan Özkaya, Ebru Özseçen, Karin Sander, Monika Sosnowska ve Mariana Vassileva’nın işlerinin görülebileceği sergi toplumun kurumlarını yeniden düşünmeye dair sorular soruyor. Temelde varlığın her canlı tarafından paylaşılan ortak bir özden oluştuğunu vurgulayan yapıtlar, insan/hayvan, beden/zihin, kadın/erkek gibi ikiliklerin yarattığı kırılmalara dair bir eleştiri niteliğinde.
Aydan Murtezaoğlu’nun ilk bakışta el ele tutuşmuş ve mutlulukla bir çember oluşturan insan ve hayvanları fotoğrafladığı “Ramiz Gökçe’den Sonra” isimli serisi dikkatle bakıldığında ortaya çıkan rahatsızlığı ve dengesizliği vurgularken, Marina Vassileva’nın “Bir Gün Arkadaş Olacaklar mı?” yapıtı, aynı düzlemde, duvarda, bulunan biri altın diğeri paslanmış iki çivinin buluşamama ihtimali üzerinden bütün olamamayı ve iletişimsizliğin altını çiziyor. Nilbar Güreş’in ailesinin köyünde yaşanan izole hayatın cep telefonlarının gelişi ile değişmeye başladığı süreci, köy sakinlerinin telefonları tepelere çıkarak kullanmak zorunda kalmaları ile yaşanan uzaklaşma üzerinden aktardığı “Açık Telefon Kulübesi” işi de sergi kapsamında izlenebilecek çalışmalar arasında.
KP Brehmer: Büyük Resim
KP Brehmer’in Selen Ansen küratörlüğünde gerçekleştirilen retrospektif sergisi “KP Brehmer: Büyük Resim”de sanatçının pratiğine dair geniş kapsamlı bir fikir sunan 200’ün üzerinde eser ve arşiv malzemesi bir araya geliyor. Proje, Arter, Neues Museum Nürnberg, Hamburger Kunsthalle ve Kunstmuseum Den Haag işbirliği ile hayata geçirildi.
KP Brehmer’in kendine has sanat anlayışı ve güncelliğini koruyan yapıtları sanatçının hayatı ve içerisinde yaşadığı toplumu anlamak üzerine girdiği deneylerin birer yansıma niteliğinde. Sanatçının toplumsal ve politik varlığının bir savunucusu olan Brehmer, tüketim odaklı sistemlerin, propaganda araçlarının, manipülatif veri aktarımının ve medyanın, birey ölçeğindeki yansımalarını üzerine çalıştığı işleri ile dikkat çekiyor. Analitik düşünmenin olayları değerlendirebilme yetisine olan etkisini ve eleştirebilme gücünün ancak mesafelenme ile var olabileceğini savunan Brehmer’in işleri veriler, grafikler, kayıtlar ve buluntu imgeler etrafında şekillenir.
KP Brehmer’in retrospektif sergisi kronolojik bir düzlem yerine sanatçının pratiğinde tekrar eden temalar etrafında hazırlanan seçkilerden oluşuyor. KP Brehmer: Büyük Resim” Brehmer’in Kapitalizm’in en etkin araçlarından biri olan reklam unsurunu tersine çevirdiği ve izleyicinin nesnelere karşı kurulan arzunun temellerini gösterdiği “Sıradan Estetik”, posta pulunun bir propaganda aracına dönüşebilme ihtimalini ve haritaların anlamları, temsil ettikleri üzerinden çıktığı keşifleri aktardığı “ İmgeler ve Renkler Atlası”, kapitalizmin bir sistem olarak bireyin hayatındaki etkilerini gözler önüne serdiği “Bir İşçinin Ruhu ve Duyguları” isimli çalışmasının da bulunduğu “ Gündelik Olanın Kayıt Altına Alınması”, grafik dilinin ve istatistiğin toplumları manipüle etmedeki rolünü araştırdığı yapıtlarının görülebileceği “Görme Biçimlerini Kışkırtmak”, “Alman Değerlerini Yansıtmak”, “Görmek ve İşitmek İçin Sanat”, “Yürüyüşler”, “Termografiler”, “Gökyüzünü Resmetmek” ve “İdeal Bir Manzara Oluşturmak” bölümleri ile Arter’in 3. Ve 4. katlarında izlenebilir.
Sergiye ve KP Brehmer’in sanat üretimine dair derinlemesine bir bakış sunan “KP Brehmer: Sanat≠Propaganda” kitabı da Arter Yayınları’ndan tarafından okuyuculara sunuldu.
Alev Ebüzziya Siesbye: Tekerrür
Seramik sanatının önde gelen isimlerinden Alev Ebüzziya Siesbye’nin son dönem işlerinden bir seçkinin Eda Berkmen küratörlüğünde bir araya geldiği sergi, sanatçının uzun sanat hayatı boyunca odaklandığı tek bir yönteme, biçime ve malzemeye dikkat çekiyor. Sergi, Soren Kierkegaard’ın “Tekerrür mümkün müdür, ne öneme sahiptir ve bir şey tekrar ettiğinde kendisinden bir şey kaybede mi yoksa kazanır mı?” sorusuna odakla tekrarın Siesbye’nin üretimindeki yerine vurgu yapıyor.
Sergi kapsamında görülebilecek işlerinde süslemeyi, boyutsal farklılıkları ve ayrıksı formları en aza indiren Siesbye, izleyicilerin çanaklar arasındaki farkları keşfetmesine olanak sağlıyor. Sergi mekanında görsel bir ritim oluşturan konumlandırmaları ile çanaklar, sanatçının adanmışlığının, her zaman daha iyisini hedeflerken çıktığı arayışların ve sürecin sonuca olan etkisinin altını çiziyor. “Alev Ebüzziya Siesbye: Tekerrür” sergisi aynı zamanda sanatçının Türkiye’de gerçekleştirdiği ilk müze sergisi olarak da önemli bir yere sahip.
Arter’in devam etmekte olan, Cevdet Erek’in Büyük Bergama Sunağının sesli bir mimari olarak yeniden yorumlanışı üzerine kurulu olan yerleştirmesi “Bergama Stereotip”, ritim, ses ve mekan üzerinden kurduğu ilişkiler ile “Dinleyen Gözler İçin” ve Yağmur Ormanı V (Varyasyon 3) sergilerine dair yeni anlamlara olanak sağlarken, Altan Gürman retrospektifi “Çağdaşımız Altan Gürman”, KP Brehmer ile 3. katta buluştuğu alanda iki sanatçının da gökyüzü hakkında düşündüğü işleri, yaşadıkları dönem ve sergilerin arşivsel nitelikleri bakımından birbirini tamamlıyor. Aynı zamanda parça bütün ilişkileri üzerinden Gökcisimleri Üzerine ve KP Brehmer: Büyük Resim sergileri ortak düşünce zeminleri oluştururken, Yağmur Ormanı V (Varyasyon 3), Dinleyen Gözler İçin ve Alev Ebüzziya Siesbye: Tekerrür sergileri müşterek bir ritmin ve hareketin varlığını sağlamlaştırıyor.
Sosyal mesafe ve hijyen kurallarının önemle göz edildiği bir müze deneyimi henüz hepimiz için oldukça yeniyken konu hakkında alınan kararların özenle yerine getirildiği Arter’de 10 Eylül’de açılan KP Brehmer: Büyük Resim ve Alev Ebüzziya Siesbye: Tekerrür sergileri 24 Ocak 2021; Yağmur Ormanı V (Varyasyon 3) yerleştirmesi 7 Şubat 2021; Gökcisimleri Üzerine sergisi 7 Mart 2021 ve Dinleyen Gözler İçin seçkisi 25 Nisan 2021 tarihine kadar ziyarete açık olacak.