Toplumun Dışladığı Hüzünlü Bireylerin Ressamı Samet Öztürk

Samet Öztürk’ün sanatı, toplumun ötekileştirdiği bireylerin melankolik dünyasını yansıtıyor. Büyük bölümünü otobiyografik öğelerin oluşturduğu çalışmalarında sanatçı, bizi normal kabul edilenin görünmez olmaya zorladığı bireylerin dünyasına götürüyor. Geçtiğimiz günlerde Art50.net ailesine katılan Öztürk ile sanat serüveninin başlangıcından gelecekteki projelerine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sanat ne zaman ve nasıl hayatına girdi? Güzel sanatlar okumaya nasıl karar verdin?

Küçüklükten beri anlık boşalımlarımı kalemle yaşıyorum. İlk başta seyrettiğim çizgi filmlerdeki ya da bir davetiyenin üstündeki basit karakterleri çizerek taklit etmeye ve bu çizimlerdeki ustalığa erişmeye çalışıyordum. Çizdiklerimi beğenmeyince de atıyordum. Böyle başlayan yolculuk, istediğim sonuçları almaya başlamamla birlikte içimdekileri dışa vurduğum bir sürece dönüştü. Bu süreçteki ilk çalışmam ise bir otoportreydi; orada kendimi olmak istediğim gibi, daha feminen ve gösterişli çizmiştim. Ancak bunu göstermekten çekindim; kendimi ortaya koymaktan hala çekinirim. Çizimle ilişkim ilerlediğinde bir akşam yemek masasında “Ben ressam olacağım!” dedim. Bunu söylediğimde henüz ilkokuldaydım ve bu öncelikle babam tarafından desteklendi. Sanat akademilerinden ve kendi okul öğretmenimden dersler almaya başladım. Ortaokul yıllarında ilk ödüller geldi; bunun üzerine eğitimime önce Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde, ardından da Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde devam ettim. Hocalarımın güven duyduğu biri olmak, beni ayrıca cesaretlendirdi.

Samet Öztürk - Gidiyoruz
Samet Öztürk – Gidiyoruz

Resimlerine egemen olan derin hüzün ve yalnızlık hissi nereden geliyor? Figürlerin hayali karakterler mi, gerçek kişilerden mi yola çıkıyorsun? Hem otobiyografik, hem de toplumsal bir boyutu varmış gibi geliyor bana…

Figürlerim genellikle hayatımdaki gerçek karakterler; onların hüznünü biliyor ve bunu yansıtmayı seviyorum. Resimlerimde dışlanan bireylere sunulan hayatı toplumun yüzüne vuruyorum. Bunu metaforlarla anlatıyorum. Karanlığın ardına saklanmış, topluma uzaktan bakan figürlerimi toplum, yaptıklarından dolayı korkunç bireyler olarak görüyor. Onlar da kendilerini ifade edememenin derin hüznünü yaşıyor. Kendi iç dünyamda da aynı şeyler oluyor; ancak kendimi tuvale aktarırken genellikle hayali figürler kullanıyorum. Hüznüme ortak olan karakterler bulmak ve onlarla çalışmak hem onların yalnızlığını, hem benim yalnızlığımı gideriyor. Böylece çoğalıyoruz.

Modele bakarak mı çalışıyorsun? Resimlerine konu ettiğin herkesle önceden gelen bir diyaloğun ya da ilişkin oluyor mu?

Gerçek figür kullandığım zaman kompozisyonu kurguluyor ve zihnimdeki pozu modele verdirip fotoğraflıyorum. Daha sonra bu fotoğrafı herhangi bir yansıtma tekniği kullanmadan fırçamla tuvale aktarıyorum. Model uzun süre sabit durabilse modelden çizmek daha çok hoşuma giderdi ama durmuyorlar (Gülüyor!). Sonuçta fotoğraf diye bir şey var; modele de yazık. İşbirliği yaptığım tüm modeller yakın arkadaşlarım; hatta aralarında sevgililerim bile var.

Çalışmalarını beğendiğin, takip ettiğin belli başlı sanatçılar, yazarlar, düşünürler hangileri?

Takip ettiğim ve etkilendiğim birçok isim var… Bununla birlikte, her gün yaşadığım hemen her şey beni besliyor. Hayatın kendisi başlı başına şaşırtıcı bir şölen. Bir vakanüvisin notları da, bir kağıt toplayıcısının sistemle kurduğu ilişkiyle yanan gözleri de aynı derecede etkiliyor beni. Bu sebeple isimleri kayıran, isimsizleri geride bırakan bir potpuri telaffuz etmek niyetinde değilim.

Samet Öztürk - Bize Dedi
Samet Öztürk – Bize Dedi

İnsanlık için en büyük hayalin ne? Dünyayı sen yönet deseler, neyi farklı yapardın?

Bunu daha önce hiç düşünmedim; çünkü bunu bana kimse sormayacak. Resimlerimde aktardıklarım, sezgisel ve duygusal boşalımlar. Onlar sayesinde, kıymet vermediğim birtakım normlara sahip olan dünya, o normlara uymayan bireylerin renklerini görecek.

Art50.net ile yollarınız nasıl kesişti? Online platformlar konusundaki düşüncelerin?

Art50.net ile yollarım, galerinin hali hazırda sanatçısı olan bir arkadaşım aracılığıyla kesişti. Online platformlar herkes için ulaşılabilir. Herkesin elinde internet var. Bu sayede galerilere gitmeyen insanlar da resimle buluşabiliyorlar. Ayrıca online platformları takip edenler, belki de bu sayede eserlerin gerçekte nasıl göründüğüne dair iyice meraklanıp galerileri daha sık ziyaret etmeye başlarlar.

Yakın gelecek için projelerin?

Yakında, heykellerimi ve kağıt işlerimi izleyiciyle ilk defa buluşturacağım kişisel bir sergim olacak. Bundan ötürü çok heyecanlıyım. Bunun dışında katılacağım karma sergiler de olacak.

Röportaj: İpek Yeğinsü

 

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.