English
İrem Yılmaz, özgürlüğün doğasını sorguladığı yağlıboya resimleriyle, çeşitli imgeleri eserlerinin merkezine yerleştirerek gerçek ile hayalin arasında mekik dokuyor. Kullandığı pastel tonlar yalınlığın anlatısını dillendirirken, grafik tasarım geçmişi eserlerine benzersiz bir keskinlik katıyor. Hislerinin peşinden koşan genç sanatçıyla çıktığımız yolculuğu keşfetmeye davetlisiniz.
Sanatla nasıl tanıştın? Resim hayatına nasıl girdi?
Sanat hayatımda hep vardı. Kendimi tanıdıkça hayatımda daha çok yer almaya başladı. Çocukluğumdan beri resim yapıyorum, o zamanlar çizgi film karakterlerini çizerdim. Profesyonel anlamda ise resim lise son sınıfta hayatıma girdi diyebiliriz.
Grafik Tasarım eğitiminin yanında Plastik Sanatlar ve Resim Bölümü’nü yan dal olarak tercih etmene sebep olan düşünceler neler?
Yaptığım tasarımlar daha çok resimler oluyordu ama hep bir mekaniklik vardı çünkü grafik tasarım biraz da böyle bir şey. Bu da bana yeterli gelmemeye ve beni tatmin etmemeye başlamıştı; ellerimde boyayı hissetmek istedim.
Üretim sürecinde seni tetikleyen, besleyen günlük rutinlerin var mı?
Günlük zaman diliminde beni besleyen şey, insanlarla sohbet etmek, onları dinlemek, duygusal yönlerini gözlemlemek.
Çalışmalarının isimleri çoğunlukla bir ötede olma hissiyatına sahip. Eserlerinde hakim olan bir yalınlık teması olduğunu düşünüyor musun?
Çalışmalarım duyguları ele alıyor, duygu da hiç bitmeyen ve çözülmeyen sonsuz bir döngü bence. O yüzden biraz da ötede olma hissiyatı var. Her eserde tek bir duygu üzerinde duruyorum bu da yalın hissettiriyor olabilir.
Çoğunlukla pastel renklerin hakim olduğu eserlerinde canlı renk kullanımını geri planda tutmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz. Sence bu renklerin resimlerinde ortaya çıkan hissiyata sağladığı bir katkı var mı?
İmgelerin olduğu kadar renklerin de anlattıkları, yansıttıkları şeyler var.
Eserlerinde son zamanlarda yer verdiğin örtü/kumaş imgesi ve sakladığı gizem hakkında ne söylemek istersin?
Eserlerimde kumaşın verdiği gizemi seviyorum. İzleyiciyi hem duyguya yönlendiriyor hem de gizemi çözmeye çalıştırdığını düşünüyorum. Bir nevi oyun gibi.
Özgürlüğe olan ihtiyacın işlerinde önemli bir yeri olduğunu belirtmiştin. Sence sanatın ne ölçüde özgür olma arzusundan doğuyor? Kendini özgür olarak tanımlar mıydın?
Gerçek dünya yeterince özgür olabileceğimiz bir yer değil. Bu yüzden benim hayal dünyam yani eserlerim bunun özlemini anlatıyor.
Eserlerinde neredeyse René Magritte’i anımsatan gerçeküstü öğeler mevcut. Sanatına hakim olan düşsel atmosfer hakkında ne düşünüyorsun?
Gerçekle hayal arasında işler üretmeyi seviyorum. Gerçek, yaşanmış duygulardan esinlenip onları gerçeklerden uzaklaştırmak eserlerimde kullandığım bir yöntem.
Sanat üretiminde etkili olan, ilham aldığın kitaplar, filmler ya da sanatçılar var mı?
Felsefe kitapları okuyorum genelde. Özellikle Sartre’nin düşüncelerini okumak bana ilham veriyor.
Kariyerinde nasıl bir gelecek hayal ediyorsun? Gelecek planların neler?
Yeni bir eser üretmek beni çok heyecanlandırıyor. Sürekli üretmek ve onları seyirciyle bir araya getirmek istiyorum.
Eserlerinin Art50.net ile sanatseverlerle buluşuyor olması ve çevrimiçi sanat platformları hakkında ne düşünüyorsun?
Çevrimiçi platformlar herkesin, her an sanata ulaşabilmesini sağlıyor. Bu çok güzel bir şey. Art50.net de bunlardan biri. Birlikte çalıştığımız için mutluyum.
Kapak Fotoğrafı: Moritz Rehbein