American Arts Incubator Türkiye; Amerikalı misafir sanatçı Heidi Boisvert’in liderliğinde sanat ve teknoloji atölye çalışmalarından toplumsal cinsiyet eşitliğine, ortak ekip proje prototiplerinin ortaya çıkmasına odaklanan, hibe desteği veren ve seçilen bir kişiyi San Francisco’da misafir eden bir program.
Programın Türkiye ayağında 20 katılımcı arasından seçilen sanatçımız Ahmet Rüstem Ekici, Gray Area Festivaline ve çeşitli atölye çalışmalarına katılmak üzere San Francisco’ya giderken bizlerle de American Arts Incubator ve San Francisco deneyimi paylaştı.
American Arts Incubator programı nedir?
California merkezli ZERO1, 2000 yılından bu yana sanat ve teknolojinin beraber yolculuğuna aldığı büyük ölçekli fonlar ile devam eden çok yönlü bir sanat girişimi. ABD Dış işleri Bakanlığı Eğitim ve Kültürel İşler Departmanın ZERO 1 ortaklığı ile geliştirdiği kültürel değişim, eğitim ve sanat kuluçka merkezi American Arts Incubator programı ise 2015 yılından bu yana devam etmekte.
Vakıf, organizasyon ve merkezler ile yapılan araştırmalar sonucu her ülkenin çeşitli sosyal zorluklarına değinen American Arts Incubator programı, 2019 yılında Nepal, Güney Kore, Meksika, Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelere gönderdiği, alanlarında uzman isimler ile çalışacak sanatçıları açık çağrı ile seçti. Açık çağrı sonucu seçilen sanatçılar yaklaşık 1 ay boyunca yeni teknolojileri deneyimleyip öğrenerek etkileşimli deneyimler ortaya çıkardılar. Türkiye’de InogarArt ev sahipliğinde tamamlanan programda seçilen 1 sanatçı ise San Fransico’ya davet edilerek çeşitli eğitimlere devam ediyor ve projelerinin fonlanması için bağlantılar kuruyor. Mission bölgesinde eski bir artdeco sinema yapısı içinde bulunan Gray Area Art and Technology ev sahipliğinde çeşitli atölye çalışmalarına katılan sanatçılar mekanın Dünya çapında önemli isimleri ağırladığı Gray Area festivalinde çeşitli bağlantılar kuruyorlar. Türkiye’den seçilmenin gururu ile program ve şehir deneyimlerimi Art50.net aracılığı ile paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Gray Area Festivali; NASA, Cern, Microsoft, Google, Contemporary Jewish Museum gibi kurumların sanat ile alakalı bölümlerinin direktörlerinin konuşmaları ile başladı ve ardından 360 derecelik ses ve video yerleştirmesi olan Hexadome ve insanları robota çeviren Inferno performansları ile devam etti. Festivalde aynı zamanda 360 derece etkileşimli alan yaratımı, ses ve görüntü yazılımlarını kapsayan çeşitli atölye çalışmaları da mevcuttu. Festivalin bir diğer panel konuşmacısı da Türkiye’den Memo Akten’di. Festivalde dijital ikizlerimiz üzerine teoriler, mahalli projelerinin kent dönüşümüne katkısı, müze aplikasyonlarının yeterliliği, NASA’nın uzay görüntü işleme sistemleri, CERN sanat misafirhanesi, AR,VR vb teknolojiler ve sosyal medya paylaşım odaklı deneyim müzelerine dair paneller gerçekleşti.
American Arts Incubator Amplify programı boyunca çeşitli kurum ziyaretlerimiz oldu. Bunlardan ilki San Francisco Art Institute idi.
Burada Post-Commodity isimli kolektiften Christobal Martinez’in özel sunumuna davet edildik. “Repellent Fence” isimli ABD- Meksika sınırına odaklanan geniş ölçekli yerleştirmesi ve bünyesinde çeşitli etnik grup ve kartelleri barındıran alanda, hiyerarşi dağılımı yüksek politik izinlerle nasıl bir yerleştirme gerçekleştirdiklerini ve sanatın, sanatçının sosyal görünürlük yaratmadaki rolü üzerine konuştuk. Aynı zamanda Amerika’nın etnik dağılımı üzerine konuşma şansımız oldu. AAI diğer çalışma çalışma günlerinde ise haritalar ile yazılı ve sözlü tarihi görselleştiren, veri analizi ve hikaye anlatımı kolektifi olan “Anti eviction mapping project” ekibi ile bir araya gelerek soylulaştırma üzerinden bölgesel tahliye tarihinde önemli yeri olan sokakları ve bu sokaklarda yer alan sokak sanatı çalışmaları üzerine bir tur gerçekleştirdik. Aynı zamanda SFMOMA ve YBCA’da devam eden Suzanne Lacy sergilerini küratör ekip ile beraber gezerek ABD odaklı ırk, cinsiyet ve sosyal sorunların kronolojik tarihi üzerine konuşmalar gerçekleştirdik.
Programın en önemli yanlarından biri farklı ülkelerden, farklı kültürlerden sanatçılar ile bir arada olmaktı. Ülkeler arası diyaloğumuzu geliştirirken aynı zamanda bulunduğumuz geniş kıta topraklarının çeşitliliklere karşı hikayelerini dinlemek, bu konu ile ilgili sanat pratiklerini deneyimlemek çok değerliydi. Amerikan kültürünü, şehirleşme sorunlarını, eyaletler arası farklarını, San Francisco gibi dünya teknolojisini yönlendiren şehrin oldukça insancıl sorunlarını gözlemleyerek ülkeye bakış açımızı değiştirirken Amerika’nın sanat ve teknoloji birlikteliği adına neden dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunu çeşitli ipuçları ile değerlendirme şansı yakaladık. Büyük düşünme, toplumsal fayda gibi konular ile derin ilişkiler kurmayı öğrenirken tüm AAI sanatçılarının bu andan sonra çok daha farklı çalışmalara yönleneceğini düşünüyorum.
San Francisco Sokak Sanatı
San Francisco ilgi çekici çeşitli dükkan tabelaları ve derin analizleri olan duvar resimlerinin harika örneklerini görebileceğiniz bir şehir. Şehrin genelinde grafitti, geniş ölçekli duvar resimlerinin dünyaca ünlü sanatçıların elinden çıkmış örneklerini görebilirsiniz. Ancak tarihinde toplu tahliyelerin gerçekleştiği, şimdi de kentsel dönüşüm ile eleştirilere maruz kalan Mission ve Haight Ashbury bölgesi en çok örnekleri görebileceğiniz alanlardan. Mission bölgesinde bulunan Balmy Alley ‘de gün içinde çeşitli sokak sanatı turlarını ve rehberlerini görmeniz mümkün. Clairon Alley ise sanırım en etkileyici örneklerini görebileceğiniz diğer sokak. Bu arada bu bölgedeki duvar resimlerinin bazıları 1971 yılına dayanıyor.
San Francisco Museum Of Modern Art
Programımıza katılan yerli sanatçıların çoğu San Francisco’nun hızlı ve sürekli değişiminden bahsediyor. Değişen ve dönüşen bu teknoloji kentinin turistik damarlarından biri ise sanat. Bünyesinde onlarca galeri ve sanat mekanı barındıran şehrin en büyüklerinden biri SFMOMA. 7 kattan oluşan müze Dünya sanat tarihinin önemli isimlerinin yer aldığı kalıcı koleksiyonunun yanı sıra heykel terası, geçici sergi salonları ile izleyicisine sürekli yenilikler vadediyor. Geniş ölçekli bir Andy Warhol sergisi ve 1960’lar Alman sanatına odaklanan sergiler devam ediyor.
Yerba Buena Center For The Arts
Cesur sergileri ile anılan sanat merkezlerinin başında yer alan YBCA şu aralar Suzanne Lacy’nin SFMOMA’da yer alan kapsamlı “We Are Here” sergisinin devamı niteliğinde olan yerleştirmelere ev sahipliği yapıyor. Suzanne Lacy, üretken kariyeri boyunca toplumlarla diyalog ve işbirliğini teşvik eden, sosyal açıdan aktif sanat ve kamu pratiğinin öncüsü olarak “Buradayız” diyor. YBCA genelinde çeşitli performatif etkinlikler de devam ediyor ve keyifli bahçesinin hemen karşısında Contemporary Jewish Museum yer alıyor.
De Young
San Francisco deyince herkesin aklına Golden Gate köprüsü ve içinde ilgi çekici merkezleri barındıran kilometrelerce uzunlukta yeşil alana sahip Golden Gate parkı gelir.
1895 yılında San Francisco’nun Golden Gate Park’ında kurulan de Young müzesi, kentin kültürel dokusunun ayrılmaz bir parçası. 2005 yılında etkileyici mimari yapısı ile yeniden hizmete giren müze kalıcı koleksiyonu yanında büyük ölçekli sergilere ev sahipliği yapıyor. Müzenin aynı zamanda Chris Turrell, Miro vb isimlerin etkileyici çalışmalarının bulunduğu bir heykel bahçesi ve seyir terası var.
Legion Of Honor
Küçük bir Louvre gibi kurgulanmış ve mimari yapısı etkileyici müzede İtalyan, Yunan uygarlıklarının arkeolojik izlerinin yanı sıra Amerika kolonileri, Avrupa etkileri, klasik dönem sanatçılarının eserlerini görebilirsiniz. Koleksiyonunda Van Gogh, Monet, Matisse, Cezanne, Renoir, Rodin, Rubens, Dali, Picasso gibi isimleri sergileyen müze sanat tarihi meraklıları için görülmesi gereken noktalardan biri.
Çeşitli notlar ve noktalar
Tabi ki 12 gün San Francisco gibi tarihi olan geniş bir şehri görebilmek adına çok kısıtlı bir zaman. American Arts Incubator programı dahilinde şehrin evsizlik, kentsel dönüşüm, teknolojik gelişimler ile değişen sistemler gibi noktalarına fazlasıyla değinme şansımız oldu. Misafir ettiği tüm sanatçılarının tüm masraflarını karşılayan bu çok yönlü programda aynı zamanda otel odası yerine Airbnb evinde kalmamız şehri, mimari yapıları, mahalle hayatını hissetmemiz açısından oldukça önemliydi.
Sanatçıların atölyeleri çoğunlukla Oakland bölgesinde yer alıyor. Artdeco sevenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir bölge olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda alışveriş merkezlerinin yoğunluğu nedeni ile Union Square şehri, yokuşları, nostaljik tramvayları hissetmeniz için harika bir bölge. Çevresinde küçük İtalya, Çin gibi bölgeler de mevcut. Şehirde çeşitli dönemlerden çeşitli mimari yapıları görebilirsiniz. Castro bölgesi ise LGBTİ+ ailesi adına önemli bir bölge ve mutlaka görülmesi gereken şehrin en güzel bölgesi. Sanat ve teknolojinin birleşimi size heyecanlandırıyor ve merak ediyorsanız Gray Area festivalini takip edebilirsiniz.
San Francisco yıl boyunca “Illuminate SF Fest” isimli bir aydınlatma festivaline ev sahipliği yapıyor. Web sitesi üzerinden şehrin hangi noktasında geceleri ne gibi sürprizler ile karşılaşabilirsiniz bakmanızı tavsiye ederim.
Ahmet Rüstem Ekici