15. İstanbul Bienali’nde tüm eserler görülmeye değer; ancak bazıları kesinlikle kaçırılmamalı. Bienalin mutlaka görülmesi gereken 7 eserini sizler için seçtik.
Candeğer Furtun, İstanbul Modern
Usta sanatçının 1994-96 yılları arasına tarihlenen İsimsiz adlı yerleştirmesi, dokuz çift erkek bacağı ve bir elden oluşuyor. İçerdiği beden uzuvlarını işlevlerinden ve ait oldukları bütünden soyutlayan yapıt, akla eril enerjinin hüküm sürdüğü alanları ve erkek egemen ritüelleri getiriyor.
Latifa Echakhch, İstanbul Modern
Fas kökenli sanatçının mekana özgü fresk çalışması Silinen Kalabalık (2017), toplumsal başkaldırıların sonuçsuz kaldığında yarattığı hayal kırıklığını temsil ediyor. İzleyici iki karşılıklı duvar ve duvardan dökülen parçaların oluşturduğu moloz şeritleri arasında, dar bir koridorda yürümeye davet ediliyor.
Volkan Aslan, İstanbul Modern
Üç kanallı video yerleştirmesi Evim Evim Güzel Evim (2017) ile Volkan Aslan, yerleşik ya da göçebe, içeride ya dışarıda, güvende ya da tehlikede olma halleri arasındaki sınırları sorgularken, bu düzlemde her birimizin güncel durumunun kırılganlığına işaret ediyor.
Leander Schönweger, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu
Genç sanatçının Ailemiz Kaybetti/Kayboldu (2017) adlı yapıtı, içinde ilerlendikçe sürekli küçülen odalardan oluşan bir labirent. İzleyiciye yön duygusunu kaybettiren bu düşsel yerleştirme, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın yitirilmesi ve soyutlanma kavramlarına da atıfta bulunuyor.
Erkan Özgen, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu
Mardin’de doğan ve Diyarbakır’da yaşayan sanatçının Harikalar Diyarı (2016) adlı videosunda, işitme ve konuşma engelli Muhammed adlı bir çocuk tüm Ortadoğu’yu etkileyen göç dalgası bağlamında yaşadığı travmayı işaretlerle anlatmaya çalışıyor.
Mark Dion, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu
Ekosistemler ve insanın doğayı sınıflandırma biçimleriyle ilgilenen sanatçı, İstanbul’un İnatçı Otları (2017) ve İstanbul’un Dirençli Deniz Yaşamı (2017) adlı iki nadire kabinesi kurguluyor. İlkinde İstanbul’da yoğun kentleşmeye karşın hayatta kalmayı başaran bitki, ikincide ise Boğaz’da yaşama tutunan canlı türlerini ele alıyor.
Tsang Kin-Wah, Pera Müzesi
Hong Kong’da yaşayan sanatçının Yedi Mühür serisinden Dördüncü Mühür – O Gayesiz ve O İkinci Defa Ölmek İstiyor (2010), sonsuz bir döngü içinde akan sözcüklerden oluşan çok kanallı bir video yerleştirmesi. Dünyanın sonuna dair varoluşsal bir sorgulamanın kapılarını aralayan sanatçı, yapıtlarında dini ve felsefi metinlerden yararlanıyor.
Bienalle ilgili tüm detayları derlediğimiz 15. İstanbul Bienali içeriğimize gitmek için tıklayın.