Venedik Bienali’nde “The Milk of Dreams” başlığı ile düzenlenen 59. Uluslararası Sanat Sergisi, dikkatleri Leonora Carrington ve sürrealizm üzerine çekti. “The Surreal Life of Leonora Carrington” ise Carrington’un yaşamını kendine has seçtiği yol ile anlatıyor. Oldukça kişisel yaklaşan kitap, yazar Joanna Moorhead ile Carrington’un hikayesini birleştiriyor.
2006 yılında Moorhead, yıllar önce ortadan kaybolan babasının kuzeninin Meksika’da başarılı ve ünlü bir sanatçı olduğunu keşfeder. Bunun üzerine Meksika’ya gidip kaybolmuş bağlarını tekrar keşfetmeyi amaçlar. Meksika seyahati sonrasında Moorhead, babasının kuzeninin eserleri müzayedelerde milyon dolarlara satılan Leonora Carrington olduğunu öğrenir. Ailesinin nadiren bahsettiği hatta yok saydığı Carrington, Moorhead ile hem geçmişini hem de güncel yaşantısını paylaşmaya başlar. İkilinin kurduğu oldukça kişisel hikaye, Carrington’un geçmişiyle birleşip sıra dışı bir sanatçının hikayesini anlatırken yıllar sonra bir araya gelen aile bireylerinin paylaşabileceklerini gözler önüne seriyor.
Leonora Carrington, bu hikaye sırasında 1930’ların sürrealist sanatçıları arasında yaşayan az sayıda sanatçıdan biriydi. Bu sebeple Carrington’un yaşantısı sanat tarihinden önemli bir parça sunuyor. Sanatçının 1970’li yıllarda Meksika’daki kadın hareketi içerisinde öncü bir rol üstlenmesi sebebiyle kitapta aynı zamanda feminist bir sanatçı portresi de çiziliyor. Moorhead’in Carrington ile beraber geçirdiği vakit aynı zamanda neredeyse bir sözlü tarih çalışmasına dönüşüyor.