Ayşegül Karakaş, kurulduğu günden bu yana Art50.net ailesinin bir parçası. Yer Değiştirme serisinde izleyiciyi gerilimli bir doğa anlayışıyla yüzleştiren Karakaş’la sanat serüveninin detaylarını konuştuk.
Resim yapmaya ne zaman başladın? Resim okumaya nasıl karar verdin?
Belki çok klişe olacak; ama kendimi bildim bileli resim yapıyorum. Liseye hazırlanırken hayatımın geri kalanında ne yapmak istediğime tam anlamıyla karar vermiştim. Resim yapmak, bu alanda eğitim alıp hayatımı böyle devam ettirmek istediğimi anlamıştım. Zaten lisede grafik okudum, hedefim hep belliydi ve sonrasında güzel sanatlar sınavlarına hazırlanıp kazandım.
İzmir’de yaşamak sanatsal kariyerini ve yaratıcılığını nasıl etkiledi?
İzmir’de yaşamanın hem artıları, hem de eksileri var. Hangisinin daha ağır bastığı her sanatçıya göre değişir. Sonuçta kendi şehrim; arkadaşlarım, ailem burada ve kendimi burada iyi hissediyorum ve bu sayede daha rahat, daha üretken olabiliyorum. İstanbul’da yaşamayı seçmiş olsaydım kariyerim için daha olumlu sonuçları olur muydu, bilmiyorum; ama orada yaşamanın bana elbette ki farklı birtakım katkıları olacaktı diye düşünüyorum.
Yer Değiştirme serisi nasıl ortaya çıktı?
Yer Değiştirme serisi, henüz okulda öğrenciyken ortaya çıktı. Son sınıfta sürekli okuyup, araştırıp bir proje ortaya koymamız bekleniyordu; ben de sürekli yeni şeyler deniyordum. Birkaç eskiz yaptım ve hocalarım tarafından beğenilip desteklendim. Sonrasında küçük işlerden oluşan bir seri yaptım; şimdi de değişerek ve gelişerek bu seriyi üretmeye devam ediyorum.
Figürler neden hep arkası dönük? Neden hiç yüz görmüyoruz?
Bu durum, Yer Değiştirme serisinin ana teması olan “düş, fantezi ve gerçeklik” ile ilgili. Konu itibariyle figürün kim olduğunun ya da cinsiyetinin bir önemi yok. Projemde esas önemli olanın önüne geçmemesi adına, figürlerimi kimliksiz şekilde betimliyorum.
Serinin temel konusu değişmese de, zaman içinde farklı teknik yaklaşımlarla çeşitli deneylere girdiğini sezebiliyoruz. Örneğin serinin son örneklerinde figüre yaklaştığın açılarda, seçtiğin mekanlarda ve renk paletinde belirgin değişiklikler görülüyor. Bu konuda neler söylemek istersin?
Evet; ancak teknik olarak radikal bir değişiklik olmadığını düşünüyorum. Zaten keskin bir geçiş yapmayı planlamıyorum. Bu proje süreci içinde kendim de değiştiğim ve geliştiğim için kadrajlarım da değişiyor. Renklerle oynamayı zaten her zaman sevdim; şu sıralar kadrajlarda da daha farklı yaklaşımlar içine girdim. Her kadraja göre farklı teknikte boyama yapıyorum. Kimi resim daha resimsel; kimi resim daha realist bir tavırla ortaya çıkıyor. Buna kısmen kadraja göre, kısmen de o anda, o resmin nasıl bitmesini istediğimle bağlantılı olarak karar veriyorum.
Bu seri haricinde üzerinde çalıştığın başka projeler var mı? Onları izleyicilerle paylaşmayı düşünüyor musun?
Tamamlanmış bir proje yok; ama denediğim, üzerinde düşünüp çalıştığım birçok başka şey var. Olgunlaştığında izleyiciyle paylaşmayı tabii ki düşünüyorum.
Dünyada ve Türkiye’de ilgiyle takip ettiğin sanatçılar ve sanat etkinlikleri hangileri?
Spesifik olarak isim söylemeyeceğim; bana katkı sağlayan her şeyden etkileniyorum. Bu kişilerin illa ki bilinir bir ressam ya da yıldız bir yönetmen olmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Öte yandan Akbank Sanat, İstanbul Bienali, Mamut Art Project gibi Türkiye’de önemli bir yere sahip güncel sergi ve yarışmaların hemen hepsini olabildiğince araştırıp takip etmeye çalışıyorum. Art50.net’in bünyesindeki Artlog’u da güncel haberleri alabilmek için takip etmeyi fazlasıyla seviyorum; özellikle dünyadan sanat haberlerini takip etme açısından oldukça yararlı buluyorum.
Art50.net ile yollarınız nasıl kesişti? Kariyerine nasıl bir etkisi oldu?
Açıkçası Marcuf Graf sayesinde oldu. Plato Sanat’taki bir karma sergide beraber çalışmıştık. Art50.net’in sitesi henüz açılmamışken Marcus’un önerisiyle Art50.net ekibiyle bir araya geldik ve anlaştık. Kariyerime birçok pozitif katkısı oldu; örneğin Türkiye’nin önemli koleksiyoner ailelerinden olan Büyükkuşoğlu ailesi ile yolumu kesiştirdi. Bana gerek kişisel, gerek sanatsal anlamda çok şey katan Casa dell’Arte konuk sanatçı programına yine Art50.net sayesinde dahil oldum ve bu vesileyle çok güzel bir karma sergide yer aldım. Ayrıca kendimi rahat hissedebileceğim bir galeri ortamı ve ekibiyle çalışmak benim için çok önemli. Son olarak Art50.net sürekli aktif, kendini geliştiren ve değiştiren bir platform olduğundan, bu değişim ve gelişimden ben de pozitif anlamda etkileniyorum.
Online sanat platformları konusundaki görüşlerin?
İlk başta bu fikre çekimser yaklaşmış olsam da, günümüz sanatında önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Sonuçta teknolojinin günlük hayatımıza nüfuz ettiği, sanal ve gerçek dünyanın iç içe geçtiği bir çağda yaşıyoruz. Online galeriler hem sanatçının görünürlüğünü artırması, hem de izleyicinin sanatçılara kolaylıkla ulaşılabilmesi adına önemli bir görev üstleniyor. Ayrıca online platformlar yerel olduğu kadar uluslar arası görünürlüğü artırmada da sanatçıya yardımcı oluyor. Herhangi bir sergi veya fuarda yer almadan dünyanın farklı yerlerindeki sanat meraklılarına ulaşmak son derece zorken, online platformlar sayesinde yurtdışına ulaşabilmek, hatta satış yapabilmek mümkün oluyor. Bu anlamda Art50.net ile çalışmamın bana en büyük katkısı, resimlerimin yurtdışındaki izleyiciyle buluşması oldu.
Yakın gelecekteki projelerin?
Yakın gelecekte bu proje ile ilgili farklı teknik denemeler yapmaya girişeceğim. Hayal ettiğim gibi olursa, sonuçları izleyiciyle bir an önce paylaşmak istiyorum. Ayrıca uzun zamandır bir sergide yer almıyorum; o nedenle şu sıralar bir sergi ya da yarışmaya yönelik çalışmalar yapmayı planlıyorum.
Röportaj: İpek Yeğinsü