Sanatçılarımıza onlara ilham veren, en sevdikleri kitap ve filmleri sorduk. Birbirinden güzel önerileri sizin için bir araya getirdik.
Ahmet Rüstem Ekici
” Louisa Buck ve Judith Greer tarafından hazırlanmış “Owning Art The Contemporary Art Collector’s Handbook” kitabı, sanat piyasasına farklı açılardan bakış sunması, analiz etmesi ile her sene sık sık okuduğum, içeriğinden faydalandığım kitapların başında geliyor. ”
Ayşegül Karakaş
” Peter Weir – Picnic at Hanging Rock (1975) filmi, gün içinde zar zor hatırladığımız ama sürekli düşündüğümüz bir rüya gibi. Sürekli bir bilmece gibi taşları yerine koymaya çalışıyorsunuz. Kızların nereye gittiklerine ya da onlara ne olduğuna dair çeşitli imalarda bulunuyor fakat tam olarak açıklamıyor. Bu da farklı şeylerin gerçekleşebileceği olasılığını ortaya koyuyor. Bu bakımdan filmin, konu ve izleyici üstündeki etkisi, resimlerimle doğrudan bağlantılı olduğu için beni içine çeken bir film oldu. İlgilendiğim konular üstünde ekstra düşünmeme sebep oldu. Ayrıca film, konusu dışında atmosfer olarak da beni çok etkiledi. Her şey tam anlamıyla rüya gibi; yavaş çekimler, yakın planlar, kayalar, alt açılar ve müziğin yerinde kullanımı… Bütün olarak her kare, özellikle görsel açıdan inanılmaz estetik ve besleyici oldu. ”
Azime Sarıtoprak
” Tomi Ungerer’ın ‘Moon Man’ isimli resimli kitabından, Stephan Schesch’ın animasyona uyarladığı bu muhteşem film bana; her dolunayın doğuşunu izlemek için, akasya ağaçlarına komşu okulun duvarına çıkıp, o muhteşem anı heyecanla bekleyen küçük kızın mutluluğunu hatırlatıyor. Ve o küçük kız şimdi büyüdüğünde, o mutluluğu arayan resimler yapıyor. Sevgilerimle… ”
Baysan Yüksel
” Benim açımdan, bir mini dizi olan Dispatches From Elsewhere bu yıl izlediğim en heyecan verici hikâyelerdendi. 2013 yılında yayınlanan The Institute adlı bir belgeselden uyarlanan dizi; sanatçı Jeff Hull tarafından geliştiren, 2008-2011 yılları arasında San Francisco’da 10000 kişinin katılımıyla, Sitüasyonizm akımından beslenerek oynanmış bir alternatif gerçeklik oyununa dayanıyor. Sanatın gerçek hayatın içine sızması ve gerçek kişilerin etkileşimleriyle yeniden şekilleniyor olmasını izlemek çok etkileyiciydi. Diziyi izledikten sonra belgeseli de izlemenizi öneririm. ”
Cem Onat
” Yalın Alpay’ın Kasım 2020 tarihinde yayınlanan “Yapı(t)söküm” eseri, plastik sanatların yanı sıra edebiyat, müzik ve sinema alanında seçtiği sanatçıların eser analizlerinden oluşuyor. Yazarın çağdaş bir yaklaşımla hem felsefi hem de biçimsel yorumlarının, okuyucuda bir farkındalık yaratacağı düşüncesiyle bu eserin okumasını öneririm. Bir diğer önerim de Florian Henckel von Donnersmarck’ın yazıp yönettiği 2018 yapımı “Werk ohne Autor (Asla Gözlerini Kaçırma)” filmi. II. Dünya Savaşı sonrası avant-garde Alman sanatının gelişimini konu alıyor. Film, Gerhard Richter ve Joseph Beuys gibi günümüz sanatına yön veren sanatçıların bakış açılarını izleyici ile buluşturuyor. Sanatı konu alan alışılagelmiş filmlerden farklı olarak, tarih ile sanatı harmanlıyor. ”
Coşkun Sami
” Sanırım sanatla ilgili şu ana kadar gördüğüm tüm filmler arasında beni en çok çarpan “Russian Ark (Rus Hazinesi)” olmuştur. Ermitaj Müzesi’nde 90 dakikalık tek çekim halinde gerçekleşen bu olağanüstü filmin koreografisi ve mekan kullanımı rüya ile bale gösterisi karışımı gibi: akışkan, incelikli, ölçülü ve dokunaklı. Ayrıca yalnızca müzeyi tanıtmaktan öte, 90 dakikada bir ulusun macerasına da tanık oluyoruz. Sinema ile ilgili herkesin mutlaka seyretmesi gereken bir başyapıt. ”
Deniz Doğruyol
” Benim kitap önerim Beck and Al Hansen – Playing with Matches. Müzisyen Beck Hansen ve ağırlıklı buluntu malzeme ile kolaj, asamblaj işleri üzerine çalışan büyük babası sanatçı Al Hansen ile yaptığı işbirliği sonucu ortaya çıkardıkları kolaj, asamblaj, çizim ve şiir işlerinin sergi hikayesini anlatan, görsel desteği bol bir kitap. İki farklı jenerasyonun müthiş bir sanat işbirliği hikayesi. ”
Elif Çelebi
” Zorlu bir 2020’yi geride bırakırken, geçmiş yıllarda okuduğum ama zaman zaman açıp yine göz gezdirdiğim ve bana ilham veren kitaplardan birisi ‘Sanatın Uyanışı’ adlı kitap. Japon yazar ve sanatçı Meera Hashimoto tarafından yazılan kitap, sanatın meditatif ve bilinç akışı yönlerine değiniyor. Sohbet havasında ilerleyen kitap yaratıcılığa dair yeni bir bakış açıları kazanmanız konusunda fikir veriyor. Uzakdoğu felsefesine de olan ilgim kitabın bendeki değerini daha da arattırıyor. Geçen yıl izlediğim ve etkilendiğim ‘Asla Gözlerini Kaçırma’ da film önerim. Bir sanatçının çocukluğundan başlayarak yaşam ve sanat serüvenini oldukça etkili bir şekilde anlatıyor. Sanata dair de güzel çıkarımları olduğunu düşündüğüm bir film. Birçok sahnesi beni çok etkiledi ve ilham verdi. ”
Filiz Piyale Onat
” Pavel Florenski’nin yazdığı “bir görme biçimi olarak yasa haline gelen perspektif, düşündüğümüz gibi doğal mıdır?” sorusuna yanıt arayan, sanat tarihinde perspektifin gelişimi hakkında bugüne kadar edindiğimiz bilgiyi sorgulamamıza neden olan bu ilginç kitabı sanatla ilgili olan herkesin okumasını öneririm. 2011 yapımı bir Woody Allen filmi olan Paris’te Gece Yarısı, filmin kahramanının gece yarısı Paris sokaklarında gezerken yaşadığı gerçeküstü bir macerayı konu alıyor. 1920’lerin Paris ortamında Picasso, Matisse, Dali, Hemingway, T.S. Eliot ve daha pek çok sanatçı ve yazarı karşımıza çıkaran bu eğlenceli yapım keyifle izlenebilir. ”
Gabriel Vorbon
” Yönetmen YOPOOSH direktörlüğünde yaklaşık 4 seneye yakın bir sürede, 17 dansçının provasız ve doğaçlama olarak gelişen performanslarını içeren 60 dakikalık bir dans filmi olan “HOTEL ARMADA (A Portrait Of Dance)” bu yıl aklımda en çok kalan ve ara dönüp izlediğim çalışmalardan biri oldu. Sanatçının Vimeo adresinden film ücretsiz olarak izlenebilmekte. ”
Görkem Dikel
” Görünen dünyayı, sanatı ve uzamı alımlamamızda zeki ve nazik bir kılavuz olarak Maurice Merleau – Ponty’nin kendi radyo konuşmalarının düzenlemeleriyle basılan ‘Algılanan Dünya’ kitabını tavsiye ediyorum. Film olarak tavsiyem ise, John Berger’in Dört Portresi… ”
İpek Yeğinsü
Kare (Square) filmi, Çağdaş Sanat alanında yaşanan bazı klişeleri ti’ye alıyor. Çok başarılı. Velvet Buzzsaw ise son derece rahatsız edici bir gerilim filmi. Ancak Çağdaş Sanat sektörünün karanlık tarafını da çok iyi anlatıyor. Kitap önerisi olarak, Hans Ulrich Obrist : A Brief History of Curating’i öneririm. Sektörün içinden küratörlerle yapılan söyleşilere dayanıyor. Çok da rahat okunuyor, sohbet havasında.
Mehmet Can Gürsoy
” Velvet Buzzsaw, günümüz sanat ortamlarının gerçekleri ile dolu bir film… Konuyu daha da açmam gerekirse; sanatı icra eden ile izleyenin ortak bir paydada buluşmasının ne gibi bir vicdan sorgulamaları doğurduğunu, popüler olanın güvenli sularında ne gibi hikayeler yaşandığını, samimiyetsizliğin bedellerini ve sanat eserinin değer sorunsalını anlatan bir film. Kendim ile film arasında bir bağ kurabilmiş olmak da güzel. “Vicdan ve sanat birbirine ne kadar yakın ise sanat hayatın kendisine o kadar benzer ve onu yansıtabilir” fikrini almış olmak da ayrıca güzel. ”
Müge Ceyhan
” Akademik bilgileri birçok kitapta bulabilirsiniz fakat bu özel bilgileri sadece bu eserde okuyacaksınız! E herkesin birazcık kaliteli ve elit magazine ihtiyacı vardır öyle değil mi? Sanatçıların özel yaşamlarından ve biraz da manyak hallerinden kesitler var içerisinde. Bilgilenirken eğlenmek, bence daha güzeli olamaz!! Tavsiye edilir 🙂 ”
Osman Törer
” “Çok renkli makine nesne, bir yeni baştan başlamadır. İlk baştaki nesnenin bir tür yeniden doğuşudur”
Başucu kitaplarımdan biri olan Fernand Léger’in Resmin İşlevleri adlı kitabı, sanat hayatımın dönüm noktasını oluşturdu diyebilirim. Mekanik dünya düzenini bir de bu kitaptan okuyun. ”
Tuğçe Çubukçuoğlu
” Önerdiğim kitabın adı Architectural Details (Mimari Detaylar). Farklı stillere ait detayları tanımak ve doğru terminolojiyi tanımlamak için kronolojik olarak düzenlenmiş bölümlerden oluşuyor. Kitapta kullanılan monokrom illüstrasyonlar estetik açıdan hoş bir görsellik sunuyor.”
Art50net’in sanat dolu kitap önerilerine buradan, film önerilerine de buradan ulaşabilirsiniz.