Baysan Yüksel’le Çocukluğumuzun Büyülü Öykülerine Bir Yolculuk

Baysan Yüksel görünenin ardındakileri önemseyen, çocukluğun bozulmamış yaratıcılığına hayranlık duyan, kitaplara tutkuyla bağlı, derin, duyarlı bir sanatçı. Baysan ile zaman zaman umut, zaman zaman hüzün dolu, ruhlarımıza dokunan, bizi zenginleştiren bir söyleşinin içinde bulduk kendimizi.

Bloğunda “Ben bu dünyaya hikâye anlatmak için geldim. Görevim bu kadar basit ama acı veriyor” diyorsun. Neden? Böyle söylemene rağmen işlerin çok renkli ve çocuksu bir neşe barındırıyor. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsun?

Acı veren bu hikâyeleri yüksek bir empatiyle hissediyor olmak. Daha sonra da aktarma sürecinin kendi içindeki sancısı devreye giriyor.  İşlerimdeki çocuksu neşenin derinlerine dalarsanız bahsettiğim daha rahat anlaşılabilir. İnsan olma durumunun kendisi başlı başına çelişkili ve bu çelişkilerle mücadele etmenin bütünü de hayatın kendisi. Çocuklar da böyledir. Yetişkin olduğumuzda sanki çocuklar çok neşeli, umursamaz ve kendi renkli dünyalarıyla iç içe, coşkulu vakitler geçiriyor sanırız; çocukluk hiç de öyle değildir; derinlerinde çok gerçek bir hayat bilgisi gizlidir. Çocukken neler hissettiğimi hala hatırlıyorum; bugün aynı şeyleri hissettiğimden değil, ama belki de hatırlayabildiğimden bu böyledir.

scorpio
Baysan Yüksel, Scorpio, 2014

Yapıtlarından çocuk resmine duyduğun ilgi ve hayranlık anlaşılıyor. Bununla ilgili neler söylemek istersin? Resim yapmaya kaç yaşında, nasıl başladın? Çocukken çizdiklerine dönüp baktığın oluyor mu?

Çocukken çizdiğim resimler ne yazık ki taşınmalarda yok oldu; buna çocukken de üzülürdüm, hala zaman zaman üzülürüm. Çok az resim var ailemin sakladığı; eskisi kadar sık olmasa da arada onlara dönüp bakıyorum. Komik geliyorlar; bir kısmı da yaratıcı bir şekilde garipler. Öte yandan resim yapmaya tesadüfen başladım aslında. Kendimi bildim bileli sürekli hikayeler yazar, anlatır, çizer ve kolaj yapardım. Resim yapmanın kursa gidip öğrenilen bir şey olduğunu sanıyordum, spor gibi, dans gibi; sonuçta zaten yaptığım bir şeymiş. Küçükken böyle saf taraflarım vardı. Dünyadaki düzen ve kurallar hakkında hiçbir fikrim yoktu; her şeyi öğrenebileceğimizi sanırdım. Hâlbuki ilgimiz ve yeteneğimiz olan şeyleri öğrenmek istiyormuşuz. Özellikle okul öncesi dönemde çocukların yaptıkları resimlere hayranım. Çok az filtreleri oluyor ve inanılmaz yaratıcı oluyorlar. Okulda ve her türlü eğitimde yaratıcılığı kısıtlayacak bakış açıları ve zorunluluklar devreye girdiğinde çok yaratıcı bir insanı bir hiçe dönüştürebilirsiniz. Bir de kısıtlanmasa neler olur, kim bilir!

Sanatında kurguladığın masalsı dünyalarda hayvanlara da sık sık rastlıyoruz. Onları seçerken mitoloji ya da edebiyattaki sembolik anlamlarıyla mı ilgileniyorsun, yoksa daha kişisel tercihler mi ön planda?

Küçüklüğümden beri böceklere, amfibilere ve sürüngenlere çok meraklıyım. Çocukluğum Uludağ Üniversites’nin kampüsünde geçti.  O yüzden biraz farklı bir çocukluk geçirdim ve bazı hayvanların da çocukluğumda çok izi oldu. Eve baykuş, kirpi, yılan getirdiğimizi hatırlıyorum beslemek için. Bir günden fazla tutmazdık hiçbir zaman. Doğal döngüsünü bozmamak için. Doğal yaşama adapte olmaları için eğitilen ayıları ziyarete giderdik. Geyikleri, domuzları, tavşanları izlerdik. Her zaman hayvanlarla iç içe bir dünyanın içindeydik. Her gittiğimiz yerde hayvanlar olurdu mutlaka ve insana uzak değillerdi. Annemin, anneannemin anlattığı anılarında da insan ve hayvan ilişkisi, maceraları olurdu ve sihirli gelirdi. Bazı hayvanları da rüyamda görüyorum, aslan ve kurt gibi.  O zaman da bu hayvanların arketipsel anlamlarıyla ilgileniyorum. Bütün bunları resimlere dâhil ederken kişisel, sembolik, mitolojik, arketipsel anlamları birbirine karışıyor ve bir bütün oluşturuyor.

kurdun_gelisi_1
Baysan Yüksel, Kurdun Gelişi, 2013

Üretirken önce zihninde bir öykü canlandırıp onu mu resimliyorsun, yoksa doğrudan çizimle başlayıp öykünün kendini yazmasına izin mi veriyorsun?

İkisi de olabiliyor; bazen de iki durum iç içe geçiyor.

Seni etkileyen, ilgilendiren sanatçılar kimler? Edebiyatla aran nasıl? Hangi şair ve yazarlar esin kaynağın?

Sanatın her alanında ilham bulabiliyorum. Sadece ruh ve samimiyet arıyorum. Görsel sanatlarda ilhamlarım değişken oluyor. Cy Twombly kalıcılardan mesela. Bu yıl Grayson Perry’nin işlerini keşfettim ve çok sevdim. Edebiyat bu alanlar arasında en çok ilham aldığım diyebilirim. Çünkü sözcükleri ve sözcüklerin oyunlarını seviyorum. Zekice ve oyunlarla anlatılan öyküleri seviyorum. Uzun zamandır şiir okumadım. En son beş yıl önce Rimbaud okumuştum; bu yıl sergi için tekrar döndüm. Kurgu okumayı daha çok tercih ediyorum. Bazı yazarların dünyası beni içine çekip alıyor; o zaman gidip bütün kitaplarını tek solukta okumak istiyorum. Philip K. Dick, Richard Brautigan, Jonathan Safran Foer, Michael Ende, Roald Dahl, Neil Gaiman ilk aklıma gelen yazarlar. Son okuduğum Kerascoet Ve Fabien Vehlmann’ın çizgi romanı  Karanlık Güzel de bu anlamda inanılmaz ilham vericiydi.  Son zamanlarda da klasikleri keşfetmeye başladım. Eskiden çok sıkılırdım; hem müzikte hem edebiyatta, şimdi ikisinden de keyif almaya başladım. Yaşım geldi demek ki!

bircagin_sonu_1
Baysan Yüksel, Bir Çağın Sonu, 2013

Dünyayı daha iyi bir yer yapma imkânın olsa hangi sorunu çözerek başlardın?

Bu o kadar zor bir soru ki! Keşke  hepimiz önce kendimizi tanısak (en zoru bu); ondan sonra hep beraber her sorunu çözebilirdik.

 

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.