Yapım: Berna Narmanlı Arpacı | Elle Decoration Dergisi Nisan / Mayıs 2018
Wallpaper dergisinin Lizbon’u 2017’de Yılın Şehri ilan etmesinin domino etkisi yaratmış olabileceği bir gerçek. Tabii ki seçilmiş olmasının ardında tasarım, sanat, kültür ve gastronominin önemli kaynaklarından biri olması gerçeğinin yanı sıra sahip olduğu değerlerin üstüne yatmayıp genç hamlelerle kendini yenileyen ve güncelleyen dinamik bir şehir olmasının da payı büyük. Madonna bile durduk yere ‘Bir yıl Lizbon’da yaşayacağım.’ diyorsa, yaratıcılığın kanı bu damarlarda atıyor demektir.
Uzun bir tarihi süreci sırtında güçlü bir şekilde taşıyan mimarisi, rengarenk ve sevimli sokakları, yokuşlu yollarını kısaltan geleneksel tramvayları, müzeleri, geniş sahilleri, gençleşen yüzünü yansıttığı yaratıcı insiyatifleriyle Lizbon ‘yaşsız’ bir trendsetter. Sanat, mimari ve teknoloji müzesi MAAT, tasarım bienali EXD, sanat fuarı Arco Lisboa gibi etkinlikler uluslararası izleyicileri de peşinden sürüklüyor. Lizbon’un iki mahallesi restoran, bar, kafe, gece kulüpleri ve yerel mağazalarıyla öne çıkıyor. Bunlardan biri olan Bairro Alto yokuşlu sokakları ve tarihi tramvayı ile ünlü; şehrin kendine has dükkanları, kafe ve otelleri bu bölgede. Alfama bölgesi ise daracık sokakları, tarihi dokusu ve özellikle binaların üstünde görebileceğiniz birbirinden güzel seramikleriyle dikkat çekiyor.
Dünyanın akın ettiği mimari yapıt: MAAT
2016 yılında açılan ve mimarisi ile dikkatleri üzerine çeken MAAT (Museum of Art, Architecture and Technology) İngiliz mimar Amanda Levete’nin kurduğu Stirling ödüllü AL_A Architects tarafından tasarlanmış. Müze; 2017’de ‘müze oscar’ları olarak da bilinen LCD Awards’ta Yılın En İyi Müze Mimarisi (Best Museum Architecture of the Year) ödülü başta olmak üzere, Iconic Awards’da Architecture Best of Best ve daha birçok uluslararası ödül almış. Çağdaş sanatı; eğitim programları, yaratıcı ve eleştirel düşünce, farklı etkinlikler ve uluslararası iletişimle destekleyen MAAT, şu sıralar Lizbon’un en ilgi gören mekanı.
Lizbon’un Tagus, Belem bölgesinde Tejo nehrinin kıyısında yer alan MAAT Lizbon (Museum of Art, Architecture and Technology) için Stirling ödüllü baş mimar Amanda Levete “Sarkan çatı bir hoş geldiniz gölgesi oluşturur ve nehrin dalgaları çatının üzerindeki 15,000 adet üç boyutlu, camlı, beyaz seramik karoya yansır” ifadelerini kullanıyor.
Maat Müzesi ile ilgili tüm detayların yer aldığı özel içeriğimize buradan ulaşabilirsiniz.
Eskiyle yeninin flörtü: Palacio Chiado
18. yüzyıldan kalma tarihi dokusu, yüksek tavanları ve duvar resimleriyle büyüleyici yapı, şehirde daha önce örneği bulunmayan orijinal bir konseptte 2016 yılında restoran-bar olarak hizmet vermeye başlamış. Binanın yapımında öncelik resim ve camların restorasyonuna verilerek, 1,5 yılda bugünkü halini almış. Mekanın mimarı Frederico Valsassina’nın klasik ve modern bakış açılarını bir araya getirdiği mekanın dekorasyonunda Catarina Cabral’ın imzası var. Cabral, büyüleyici ambiyansın etkisini devam ettirecek şekilde zamansız tasarımlar kullanmayı tercih etmiş. Palacio Chiado’da yedi farklı mutfağın yer aldığı şık restoranlar ve davetler için özel bir oda bulunuyor. Zaman zaman DJ’lerin konuk edildiği barı da oldukça popüler. Tarih ve modern hayatın bu keyifli birleşimi, Lizbon’da gündelik hayatın rutinlerinden kaçmak için harika bir alternatif.
Casa dell’Arte Lizbon
Sanata destek veren projeleri ile tanınan Büyükkuşoğlu ailesi, Casa dell’Arte’nin yeni temsilcisi olarak Lizbon’u seçti. Özellikle Türkiye’ye benzerliği ve turizme elverişli iklimi nedeniyle Lizbon’u tercih etmiş. Odalarında ve ortak alanlarda Fatoş ve Yunus Büyükkuşoğlu koleksiyonundan eserlerin sergilendiği Club House, misafir sanatçı programları ve dönemsel sergilerle, bağımsız Türk sanatçılara da pratiklerini yurtdışına taşıma imkanı yaratarak, Casa dell’Arte misyonunu Lizbon’da yaşatmayı amaçlıyor.
H10 Duque Hotel
Yeni açılan H10 Duque Hotel restore edilmiş tarihi bir binanın içinde. Mimar Lázaro Rosa-Violán, 18. yüzyıldan kalma binanın ruhunu koruyarak nefis bir atmosfer yaratmış.
Bairro Alto Hotel
Bairro Alto Hotel’in odaları konumu itibarıyla şehrin en güzel manzarasına sahip. Alt katında bulunan Florés Restaurant da çok popüler.
Pasteis de Belem
1837’de yapılan, şehrin simgelerinden biri olan Pasteis de Belem’i tarihi yerinde yemek lazım.
Vista Alegre
Tarihi 1824 yılına dayanan ünlü Portekiz porselen markası Vista Alegre, uluslararası tasarımcı ve sanatçılarla yaptığı işbirlikleri sayesinde geleneksel çizgilerin yanı sıra modern ve hatta sıradışı tasarımlarıyla yaratıcı gözlerin her zaman radarında ve kalbinde yer alıyor.
Şehrin hip yüzü: LX Factory
Şu anda Lizbon’un en cool yeryerinden biri olan LX Factory, bir zamanların en büyük iplik ve kumaş fabrikalarına ev sahipliği yapmış binalar zinciriymiş. Yeni neslin eskiyi koruyarak dinamik ve çağdaş yaşam biçimleri yüklediği alan bugün üçüncü nesil kahve dükkanlarından vintage mağazalara, sanat atölyelerinden yoga stüdyolarına, restoran ve barlardan konser alanlarına kadar birçok sanat-kültür-eğlence aktivitesiyle içine çeken bir cazibe merkezi. Burada moda, sanat, tasarım, müzik konuşuyor.
Santa Justa
1902 yılında mimar Raoul Mesnier du Ponsar tarafından yapılan Santa Justa isimli asansör 2002’de National Monument (Ulusal Anıt) ilan edilmiş.
Not alın!
Alışveriş için en zevkli yerler Bairro Alto Otel’in çevresindeki meydan ve ona açılan sokaklar. Burada bulunan en ilginç dükkanlardan biri de Portekiz ile ilgili her şeyi alabileceğiniz konsept dükkanı olan A Vida Portuguesa. Yıllar içinde ayakta kalmış her türlü tradisyonel Portekiz markasını bulunduran dükkanda seramik takımlardan mücevher ve takıya kitaptan yiyeceğe her şeyi bulmak mümkün.
Not alın!
IFEMA tarafından organize edilen çağdaş sanat fuarı ARCOlisboa, bu yıl 17-20 Mayıs 2018 tarihlerinde gerçekleşecek. Geçen sene yaklaşık 10 bin sanatsever tarafından ziyaret edilen fuara bu yıl da büyük ilgi bekleniyor. Lizbon’un sanat müzeleri ve galerileriyle hayat dolu sanat dünyası fuarla birlikte daha da renklenecek.
”Renklerini Kaybetmeyen Şehir: Lizbon içeriği için Elle Decoration dergisine ve yapımcısı Berna Narmanlı Arpacı’ya çok teşekkür ederiz.”
Lizbon’da Duvar Sanatı
Merve Pakyürek/Casa Dell’Arte Lizbon
Lizbon’da hic beklemediğiniz sokaklarda bile bir mural görmeniz mümkün. Havaların ısındığı bu günlerde kapalı müze gezmek istemeyenler için sokaklar adeta bir açık hava müzesi görevini üstlenmiş. Geldiğinizde görmeniz gereken işlerden bazıları;
Vhils
Portekiz’in göz bebeği olan bu sanatçı duvarlardaki kaldırılmayan posterleri kanvas olarak kullanıp yeni bir katman eklemek yerine onlari kazımayi tercih etmiş. Daha sonra binaları kazıyarak porteler yapmaya başlayan sanatçının 50’nin üzerinde ülkede işleri bulunuyor. Ayrıca 2015 yılında Forbes Magazine’in “30 under 30s” listesinde yer alması da yükselişine ivme katmıştır. Lizbon’da görmeniz gereken çalışmalarından bazıları;
Bordalo II
Bir diğer Portekizli sokak sanatçısı ise tarzıyla hemen fark edilen Bordalo II. Hurdalık ve çöp kutularıyla haşır neşir olan bu sanatçı yaptığı işi ”waste art” olarak tanımlıyor. Yakından görmeniz gereken çalışmalarından bir kaç örnek;
Diğer önemli işlerden biri:
Brezilya’dan Os Gêmeos ve Italya’dan Blu