Bildiğiniz tüm müzeleri unutun. Şu ana kadar gezdiğiniz hiçbir müzeye benzemeyen MONA, Museum of Old and New Art (Eski ve Yeni Sanat Müzesi), tüm anlatıları, ezberleri ve sınırları yıkıyor. Burası, Avustralya’nın güneydoğusundaki Tazmanya adasında bulunan, keşfettikçe keşfetmek, tanıdıkça tanımak isteyeceğiniz bir ‘’anti-müze’’. 6.000 metrekarelik sergi alanı, labirentler, yeraltına gizlenmiş odalar, arkeolojik eserler, dev enstalasyonlar, caz konserleri, Void Bar ve daha fazlası sizleri hayal edilenin ötesini keşfetmeye çağırıyor.
Avustralya’nın en büyük özel müzesi olan Mona, 2011 yılında sanat koleksiyoneri ve kumar milyoneri David Walsh tarafından kuruldu. Mona’nın temel amacı, dünyaya (ve sanata) bakış açımızın ne kadar dar ve bölünmüş olduğunu fark etmemizi ve kendi limitlerimizi keşfetmemizi sağlamak. Attığı her adımda bunu prensip edinen Mona bizlere ‘’bildiğim bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir’’ dedirtmeyi amaçlıyor.
Mona’nın binasına yaklaşık 25-30 dakika süren feribot/otobüs yolculuğu ve 99 basamak sonrasında ulaşıyorsunuz. Birçok büyük metropol müzesine kıyasla kolay ulaşılabilir bir konumda olmamasına rağmen Mona, açıldığı günden bu yana 1 milyon ziyaretçiyi ağırladı. Tazmanya’nın ziyaretçi sayısı, tanınırlığı ve önemini arttıran müze geçtiğimiz yedi yılda bölgenin önemli kültür, sanat ve turizm merkezi haline geldi.
Felder Katsalidis Architects tarafından tasarlanan müze binası Avustralya’nın ikonik binalarından biri. Güçlü ve endüstriyel bir görünüşe sahip olan, labirentli ve dolambaçlı yapı, 240 milyon yıllık temel üzerinde yükseliyor. Müze, sanat eserlerinin ait olduğu mekanla bütünleşmesi için özel olarak tasarlanmış. Burada gördüğünüz eserleri ait olduğu mekandan bağımsız düşünmek mümkün değil. Tam da bu sebeple Mona muhteşem bir sanat-mekan uyumu sunuyor.
Mona’da yer altına gizlenmiş kumtaşı mahzenler, 17 metrelik spiral merdiven ve içinde kaybolacağınız birçok oda ve labirent var. Bünyesinde ayrıca kütüphane, okuma odası, 2 sanatçı pavilyonu, müze dükkanı, restoran/kafe ve Viod adlı bir bar bulunduran bu sıra dışı bina göz önünde bulundurulduğunda Mona’ya ‘’büyüklerin Disneyland’ı’’ denmesine şaşırmamak gerek.
Müzenin kalıcı koleksiyonu da en az binası kadar etkileyici. Müzenin kurucusu Walsh’ın sanat zevkini yansıtan koleksiyona ‘Monanism’ deniliyor. Müze tarafından verilen Monanism ismi; sürekli gelişen, sabit kalmayan ve kendisini yenileyen bir koleksiyonu anlatan bir kelime. Müzede sergilenen koleksiyon eserlerinin sık sık değiştirilmesi sebebiyle burayı her gezdiğinizde farklı bir tecrübe elde ediyorsunuz.
Müzenin adından da anlayacağınız üzere koleksiyon eski ve yeni sanatı bir çatı altında topluyor. Antik Mısır ve Roma Dönemi gibi eserleriyle Marina Abramoviç, Gilbert and George, Julian Pop gibi çağdaş sanatın en önemli isimleri kronoloji, konu, tür göz etmeksizin bir arada sergileniyor. Her geçen gün, hatta siz bu yazıyı okurken bile, büyümeye ve gelişmeye devam eden Mona koleksiyonundaki güncel eser sayısı 1.900.
Mona’yı eşsiz yapan diğer özellik ise ziyaretçilerine sunduğu alternatif sergi deneyimi. ‘’Sanat, karmaşık varlıklar olan insanlar tarafından yapılır ve tüketilir’’ fikrini benimseyen Mona’nın sergi salonlarında herhangi bir bilgi metni veya etiket bulunmuyor. Ücretsiz verilen, elde tutulan teknolojik cihaz yardımıyla istediğiniz bilgiyi, istediğiniz zaman, istediğiniz yerde ediniyorsunuz. Daha önce dediğimiz gibi burada sınır yok, kullandığınız cihazda bulunan ‘Beğendim’ (Like), ‘Nefret Ettim’ (Hate) butonlarına tıklayarak müze ekibine eserler hakkındaki fikirlerinizi bildirmeniz bile mümkün.
Mona’nın geçici sergisi ‘’ZERO’’, 9 Haziran 2018-22 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenleniyor. 1950’lerin sonunda Almanya’da ortaya çıkan ZERO sanat akımını konu edinen sergide akımın en önemli temsilcilerini görüyoruz. İlk defa Avustralya’da sergilenen ZERO grubunun yıldız isimleri arasında Heinz Mack, Otto Piene ve Günther Vecker’e ek olarak Yayoi Kusama, Nanda Viga, Yves Klein, Marcel Duchamp gibi birçok önemli sanatçı var.
Müzenin internet sitesi en az kendisi kadar ilginç. MONA’nın hikayesini kendi dilinden dinlemek isteyenler aradıklarını mona.net.au adresinde bulabilirler. Yüzyıllardır cevaplamaya çalıştığımız ‘’Sanat Nedir?’’ sorusunu soran bu muhteşem müze hakkında yazdığımız yazıyı gelin müzenin kendi sözleriyle bitirelim: ‘’…size dürüst olmamız gerekirse, bizim tek amacımız sanatın ne olduğunu ve ona hayranlık duyma sebebini sorgulamak. Bundan ne bir eksik, ne bir fazlası… Aslında, buna verebileceğimiz bir cevap yok. Eğer bunu bir gün cevaplarsak Mona’nın sonu gelmiş demektir. Hoşçakal MONA!’’
Simge Erdoğan