Belki de kendinize yepyeni bir okuma listesi oluşturmaya karar vereceğiniz bu içeriğimizde sanatçılarımızın ilham aldığı ve önerdiği kitaplara yer verdik. Keyifli okumalar…
Ayna
Yuval Noah Harari, Hayvanlardan Tanrılara- Sapiens, İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
Harari’ nin yazdığı Saphiens kitabı insan ırkının gelişimini geniş kapsamlı olarak görmemizi sağlıyor. Kitap, insanlık tarihinin temel taşı olan kırılımları ve gelişimi gözler önüne sermekle birlikte tarihte bu tehlikeli ve ölümcül değişimleri bir çok kez yaşadığımızı ve bunlardan insan ırkının nasıl kıl payı kurtulduğunu anlatıyor. Bir diğer dikkat çekici konu ise insanların hikayelere karşı olan ihtiyacı. İnsanlar hikayelere inanmayı seviyor ve bunun tutkulu destekçileri de olabiliyor. Kitapta verilen en can alıcı örneklerden bir tanesi ise ”Bir maymunu, ölümden sonra gideceği maymun cennetindeki sınırsız muzla kandırarak elindeki muzu vermeye asla ikna edemezsiniz.” Bu kısım beni çok etkiledi, belki önümüzdeki seride bunun üzerine işler çıkartabilirim.
Genco Gülan
Marcus Graf, Genco Gülan: Kavramsal Renkler
Ben size Genco Gülan: Kavramsal Renkler isimli kitabımı önerebilirim. Dr. Marcus Graf ile hazırladığımız kitap, kolay okunması ve anlaşılır olmaya çalışmasına rağmen derin konulara kolayca girebiliyor. Karanlık konulardan bile renkli bir şekilde bahsediyor. Kitap sadece Genco Gülan sanatını anlamak için bir rehber değil, çağdaş sanatı anlamak isteyenler için de faydalı bir yol haritası.
Kitap hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
Görkem Dikel
Elias Canetti, Sözcüklerin Bilinci
Sizlere Elias Canetti’den Sözcüklerin Bilinci’ni önerebilirim. Canetti 20. yy ilk çeyreğinden son çeyreğine kadar olan zamana dair birinci ağızdan gözlemlere ulaşabileceğimiz ve anlatıları çok canlı yankılanan bir yazar. Bu kitap onun bir dönem yazdığı söylevlerin belli bir yol haritası oluşturmak üzere bir araya getirilmesiyle oluşmuş. En önde tuttuğum özelliği ise görünenlerden tümele gitmeyi, soyutlamayı ve zihnimizdeki ipuçlarını birleştirme işini gerçekten çok iyi yapıyor olması. Bir başyapıta giden yolda gelişen düşüncelerin ve yöntemlerin henüz taze ve yolunu bulmaya çalışan, devrimci ve tutkulu hallerini bu kitapta çok iyi görüyoruz. Bu da yazarın mutfağına şahit olmak gibi bir şey.
Hadra Tanrıverdi Birecik
Ali Artun, Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi
Estetik ve Modernizmin Tasfiyesi üzerine odaklanan bu kitap; çağdaş sanat, realizm ve şiddet, çağdaş himaye sistemleri ve eleştirinin kaderi gibi konular içerir. Bu noktada, çağdaş sanatın üstün ya da sınırlı yanlarını görmek ve durumu daha iyi kavramak açısından bu kitabın yararlı olacağını düşünüyorum.
Oscar Wilde, Sosyalizm ve İnsan Ruhu
Oscar Wilde; modern edebiyatı, sanat ve eleştirileriyle bir deha. Bu kitabında, bireyselliği ön plana alan yaklaşımıyla sosyalizmi öne çıkarıyor. Kitabın giriş cümlesinde olduğu gibi, “Sosyalizmin tesisinden elde edilecek en büyük kazanç, bizleri o pek sıkıcı şeyden, başkaları için yaşama zorunluluğundan kurtarması olacaktır.” der. Geleneksel yapının sorgulanması gereken bu çağda okunması gereken bir yapıt.
Osman Balcıgil, Yeşil Mürekkep
Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’ sının filminin çekileceği haberlerinin döndüğü bir dönemde, popüler kültürün bu haberle belki de ismini ilk defa duyduğu çok da bilmediği Sabahattin Ali’nin acıklı yaşam öyküsünün konu alındığı bu kitabı da önermek istiyorum. Bir kuşağın; aydınların yaşadığı zorluklara, mücadelelere tanıklık ediyor.
Hüseyin Rüstemoğlu
Murathan Mungan, Yaz Geçer
Her yaz sonunda hatırladığım Murathan Mungan’ın Yaz Geçer kitabı… Şiirlerini bir de yaz başında (ne kadar yazı yarılamaya başlasak da) okumak gerekir. Yaz aşkları belki tamamına erer, aşkla…
İpek Yeğinsü
Sebastiao Salgado, Toprağımdan Yeryüzüne
Salgado benim için gerek estetik, gerek tematik açıdan gelmiş geçmiş en önemli fotoğrafçılardan biri; doğaya ve insana yaklaşımı ile gerçek bir aktivist. Yaşam öyküsünün okunmaya değer olduğunu, sanatçı olmanın hakkını veren bu cesur adamdan öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum.
Müge Ceyhan
Marina Fiorato, Botticelli’nin Sırrı
Sandro Botticelli “La Primavera” tablosunun tanrıçası “Flora” için model aramaktadır. Ne şans ki bu tanrıça için modellik yapacak olan kişi hayatını fahişelikten kazanan güzel Luciana’dır. Hayatından oldukça memnun, eğlenmeyi, yaşamayı seven, zeki ve yaptığı işe son derece saygı duyan bir karakterdir Luciana. Botticelli’ye modellik yapma, tanrıça Flora olma fikri Luciana’yı çok heyecanlandırır. Ancak işler bir anda renk değiştirir. Botticelli Luciana’nın emeğinin karşılığını ödemeden başından savmaya kalkar. Bu hakaret karşılığında kendini aşağılanmış hisseden kahramanımız kendince usta ressamdan küçük bir öc almaya kalkar. “La Primavera ” tablosunun küçük boyuttaki eskizini korsesinin içine sıkıştırarak atölyeyi terk eder. Luciana henüz ne olduğunu anlayamadan işler koca bir düğüme dönüşmüş ve oldukça ürkütücü bir süreç başlamıştır. Tecrübesiz bir rahip, Floransalı bir fahişe ve nereye adım atsalar kan gölüne dönen İtalya’nın dokuz güzel şehrinde geçen bir hikaye…
15. yy Rönesans ressamı Sandro Botticelli’nin zarafet akan, şiirimsi figürleriyle canlanan sayfalar sizi günümüz kargaşasından koparıp Ortaçağ İtalya’sının büyülü anlarına sürükleyecek. Sanat, tarih, romantizm ve aksiyon gibi ögeleri bir araya getiren Marina Fiorato, üçüncü eseri Botticelli’nin Sırrı’nda oldukça ilgi çekici ve doyurucu bir tablo koymuş ortaya.
Metin Arditi, Turquetto
Kitaba geçmeden önce Metin Arditi’den kısaca bahsetmek istiyorum. Turquetto’nun kahramanı Eli kadar olmasa da yazarın oldukça ilgi çekici bir hikayesi olduğu kesin. Ankara doğumlu İsviçreli yazar kendisini İstanbullu olarak tanıtıyor (Şimdiden merak uyandırdı değil mi?). Sefarad Yahudisi bir ailede Ankara’da dünyaya gelen Metin Arditi henüz kendisi üç aylıkken İstanbul’a yerleşirler. Maçka’da Güneş Apartmanı’nda, Taksim’de ise Dağ Apartmanı’nda yaşadığından bahsetmiş bir röportajında. Hemen hemen tüm kitaplarında Türkiye’yi konu aldığını ve İstanbul ile özel bir bağı olduğunu da dile getiriyor. Yedi yaşından sonra İsviçre’ye giden yazar, fizik mühendisi olarak mezun oluyor daha sonra doktorasını atom mühendisliği olarak tamamlıyor. Çocukluğundan itibaren edebiyat ve sanat tutkunu olan Arditi aynı zamanda Romande Orkestrası yöneticisi ve organizasyon sorumlusu. Türkçe’ye çevrilmemiş bir çok deneme ve romanı da bulunuyor. Jean-Giano ödülü kazanan Turquetto, Metin Arditi’nin yedinci romanı.
Şimdi kitaba geçelim;
Yahudi bir ailenin tek çocuğu olan Eli’nin tek arzusu özgürce resim yapmaktır. Bu basit istek 1500’lü yıllarda Osmanlı topraklarındaki kimlik ve din çeşitliliğinde pek de kolay değildir. Eli’nin babası esir pazarında çalışan hastalıklı yaşlı bir adamdır. Biraz mesleğinden biraz da zayıf kimliği ve düşük sosyal statüsü Eli’yi utandırıyordur. Eli tüm bu kargaşanın içerisinde kendine bir yer edinmeye çalışır. Mensup oldukları din tek tutkusu olan resmi yasaklar. Başka çözümler aramaya çalışan Eli, Mürekkepçiler Çarşısı’ndaki Müslüman Celal Usta’dan hat sanatı üzerine bir şeyler öğrenmeye başlar. Ancak bu da yeterli olmaz. Her iki din de resim yapmasına engel kurallar barındırmaktadır. Kahramanımız özgürlüğü için doğduğu toprakları terk eder ve Venedik’e kaçar (bu kaçış bölümü insan doğası adına çok şey barındırıyor bence). Sanatı için kimliğinden vazgeçen Eli ya da hocası Tiziano’nun verdiği isimle Turquetto… Ressamın sanatla yoğrulduğu yaşamını anlatan bu eser adeta Doğu’dan Batı’ya edebiyatla çizilen bir resim. Benim favorilerim arasında yer alan bu kitabı paylaşmaktan mutluluk duyarım.
Tuğçe Çubukçuoğlu
Michel Foucault, Büyük Yabancı ve Doğruyu Söylemek
Benim önerim en son paralel olarak okuduğum Michel Foucault’ nun türkçeye çevrilmiş iki kitabı:
1. Büyük Yabancı (La grande etrangere)
2. Doğruyu Söylemek (Fearless Speech)
İlki konuşmada edebiyatın dille olan ilişkisinin felsefi bir yöntemle irdelendiği, ikincisi ise düşünürün 1983 yılında verdiği seminerin notlarından oluşturulan, Antik Yunan’da hakikat söyleminin hangi süreçlerle kurulduğu, ne anlama geldiği ve kavramın geçirdiği değişimi araştıran bir kitap. Düşünce tarihi ile ilgilenenler için önerebilirim.