Akropolis’ten Daha Fazlası: Atina’da Kültür-Sanat

Atina her zaman iyi bir fikir. Yakın, hem bize benzer hem farklı, yemekleri güzel, havası güzel, insanları rahat; 50 dakika uç ve birkaç gün geçir, kafanı dağıt, dön. İlk gittiğimde başkentten çok yazlık kasabaya benzettiğim, 2009’da 1 sene yaşadığım ve ondan sonra da her sene mutlaka gittiğim, gidip geldikçe de daha çok sevdiğim bir şehir oldu Atina.

Kaç kere gitsem de Akropolis’in eteklerindeki Atina’nın ilk kurulduğu sokaklarda dolaşmaktan hiç bıkmadım. Yanımda kim varsa yolları mutlaka o tarafa düşürttüm, orada sevdiğim birkaç tavernadan birinde bir mola verdirttim. Anafiotika’nın sokaklarında Google Maps’le dolaşmayın, illaki tavsiye ettiğim yeri aramayın, orası kendiniz keşfettikçe güzel, dedim.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Sanıyorum %90 turistin sırf Parthenon’a çıkmak için kullandığı o geniş Akropolis biletine dahil sahaları, şehirle ilk tanıştığımız yıllarda tek tek dolaştım. Daha sonra müze açıldı, ilk başta çok etkileyici bulduğum (sonra yıllar geçtikçe daha iyilerini gördüğümden mi yoksa göre göre alışmaktan mı etkisini zamanla kaybeden) Akropolis Müzesi’ne birkaç tur gittim. Tarihi tamamdı da çağdaş sanatı hep bir eksik gibiydi Atina’nın. Birçok kolektif, küçük çaplı ama önemli sergiler hep vardı ama bir modern sanat müzesi bile yoktu onca yıl. 2016’da EMST’in açılmasıyla hem bu açık sonunda kapanmış oldu hem de sanat ortamı canlandı.

Hasretle beklenip tartışmaların odağı olan EMST

Aslen 2000 yılında açılan fakat bürokratik sebepler, yasal tartışmalar derken 12 yıl kapalı kalan Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi (EMST), süreli sergilerle şehrin modern sanat dünyasına nihayet yön veriyor. O kadar yıl hasretle beklenmesine rağmen Akropolis’e yürüme mesafesinde olan, eski FIX bira fabrikasına kurulmuş müzenin koleksiyonunu görmek ne yazık ki halen mümkün değil. Yine de kapsamlı sergileriyle artık şehirde mutlaka uğranılması gereken bir durak.

Kişisel gözlemime göre Yunanlılar Avrupa’daki en milliyetçi halklardan biri. Bu tutumun EMST’te sergilenen eserlere de sık gördüğümüz milli tarih referansları ile yansıdığını düşünüyorum. EMST dışında bir tek, çok güçlü bir Katalan milliyetçiliği izi olan Barcelona’daki MACBA’da (Museu d’Art Contemporani de Barcelona) böyle hissetmiştim.

Osmanlı’nın “kara günleri” zaten Yunan tarihinde biraz es geçilir; Istos Yayınları’nın Rum Olmak Rum Kalmak kitabı sayesinde yeni aydınlandığım üzere, Bizans’a da sandığımız kadar derin bir bağlılık duymadıkları için Yunan çağdaş sanatçıları bol bol asıl tarihleri saydıkları Helen kültürüne felsefik göndermeler yapıyorlar. Genel tutumu bir de kendiniz gözlemlemek ve yeni/eski çağdaş Yunan sanatçıları tanımak için müzedeki kitapçıdan gösterime açık olmayan koleksiyonun kitaplarını da alma şansınız var.

EMST’ten bahsetmişken 2017’de kaynağı olduğu büyük tartışmadan bahsetmeden de geçmeyelim. EMST’in documenta 14’ün duraklarından biri olması, bir kısım çevreleri çok sevindirirken, başka bir kitle tarafından ekonomik kriz içindeki Yunanistan’ın böyle pahalı bir organizasyonu üstlenmesi tam tabiriyle “fakir semtinde hayır gezisi” (slumming) olarak algılandı. Organizasyon ayrıca yeterince yerel sanatçıya yer vermediği ve Yunan küratör içermediği (sonradan Marina Fokidis and Katerina Tselou küratörler arasına katıldılar) için eleştirildi. Hatta Maliye Bakanı Yanis Varoufakis organizasyonu “felaket turizmi“ olarak adlandırdı. Documenta hem fazla solcu hem fazla kapitalist olmakla suçlandı; hatta eleştiriler sokak sanatına bile yansıdı.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Uzun lafın kısası, onaylamak istemeyenler farklı sebeplerden Documenta’yı kötülese de bu etkinlik EMST’e yaradı ve bu organizasyon sayesinde uluslararası sanat piyasasında kendine güzel bir yer edindi.

Bağımsız genç sanat ve güzel ortamlar: TAF Foundation & NEON

Atina’nın o asi ama keyif sever ruhunu en etkili hissettiğim sanat mekanı, Monastiraki tarafında bir ara sokakta konuşlanmış T.A.F. / the art foundation.

2009’da terk edilmiş bir binaya kurulan T.A.F.’ın kapısından girdiğinizde beklemediğiniz o keyifli bahçesiyle karşılaşıyorsunuz. Sanatla ilgilenmeyen arkadaşlarımın Monastiraki’de bir nefes alacakları güzel bir kafe olarak bildiği mekan aslında katılımcı kültür, deney ve keşif üzerine odaklanan bağımsız bir kültür-sanat projesi. İçeriye girip üst katına çıktığınızda genç sanatçıların yer aldığı deneysel sergiler ve yaratıcı işbirliklerine tanık olabilir, bahçede yer alan terk edilmiş odalarda sanat eserleri bulabilir ve mekanda yapılan etkinlikleri izleyebilirsiniz.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

T.A.F.’ın biraz kardeş organizasyonu olarak gördüğüm, #OurSpaceIsTheCity (bizim alanımız şehir) sloganı ile yola çıkan NEON ise 2013 yılında koleksiyoner Dimitris Daskalopoulos tarafından kurulmuş. NEON, tüm şehre farklı süreli projelerle yayılarak herkesi çağdaş sanatla buluşturmayı hedefliyor. Birçok kültürel kurumla iş birliği içinde olan NEON, eski anlayışları yıkarak, tek bir mekana bağlı kalmadan, çağdaş sanata erişimi ve yaratıcı etkileşimi geliştirmeyi hedefliyor.

Şehrin gerçek nabzını tutmak, yerel sanatçıları tanımak ve farklı kültür kurumlarını tanımak için Atina’ya gitmeden önce mutlaka T.A.F. / the art foundation ve NEON’un programlarını kontrol edin.

 

Hem koleksiyonu hem sergileri güzel: Museum of Cycladic Art

M.Ö. 3000 Kiklad sanatına yoğunlaşan Museum of Cycladic Art, Ege ve Kıbrıs’ın eski kültürlerinin araştırılmasına ve tanıtımına adanmış. Binası hem oldukça merkezi hem de oldukça güzel olan müzenin iyi bir koleksiyonunun olmasının yanı sıra müze, yıl boyunca Atina’nın en önemli (hatta şahsi görüşümce EMST sergilerinden daha kayda değer) uluslararası çağdaş sanat sergilerine ev sahipliği yapıyor.

Mekanın çok çok geniş olmaması sebebiyle küçük çaplı olan bu sergiler genelde iyi kürasyonlarla, özel sergi alanları dışında eğer konsepti uyumluysa müzenin koleksiyonu içine de yerleştiriliyorlar. Örneğin; ben keyifle gezdiğim Ai Weiwei ve Cy Twombly sergilerine denk gelmiştim geçmiş dönemlerde.

Bu yaz boyunca ise Amerikalı sanatçı George Condo ve (NEON ile işbirliğinde) Paul Chan sergisilerini müzede görebilirsiniz.

İki yakanın kültürel benzerliği: The Benaki Museum

Biraz çağdaş sanatın dışına çıkıp “mutlaka” listesinden bir öneri olarak Benaki Müzesi’nden de bahsetmeden geçmeyelim… Toplam 5 farklı müze, geniş koleksiyonlar, arşivler, kütüphane ve süreli sergilere ev sahipliği yapan The Benaki Museum çatısı altında Museum of Greek Culture, 138 Pireos St., Museum of Islamic Art, The Ghika Gallery, The Yiannis Pappas Studio, Mentis Passementerie, Toy Museum, Delta House ve The Leigh Fermor House yer alıyor.

Ünlü sanat koleksiyoneri Antonis Benakis’in 1930 yılında kurduğu müzenin bugün ana binası diyebileceğimiz Museum of Greek Culture, Benaki ailesinin şehir merkezindeki eski evinin binası.

Museum of Cycladic Art’a yürüme mesafesinde olan Museum of Greek Culture, Türkler açısından bence sadece güzel bir müze değil başka bir keşif ve macera alanı. Antik Yunan’dan Bizans’a, Osmanlı döneminde (müzede bu döneme Bizans-sonrası ve Yeni Helenik dönem deniyor), oradan bağımsızlık savaşına güzel bir kronolojik kurgu ve iyi korunmuş, yerleştirilmiş eserler var.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Özellikle 18. yüzyıl ada kültürlerini çok güzel ele alan müzede, ada ada gezip adalara özgü kıyafetlere, geleneklere tanık olurken adeta Türkiye’nin yöreleri arasında geziyor gibi hissediyorsunuz. Yöresel kıyafetlerden, evlerin dekorasyonlarının benzerliğine, eli belinde motiflerine kadar birçok ortak geleneklere tanık olurken iki ülkenin kültürlerinin aslında nasıl da benzediğini ve bizi birbirimize uzak tutan politikanın bazen ne kadar kötü niyetli bir alet olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Museum of Greek Culture dışında Benaki Müzesi çatısı altındaki en çok önereceğim ikinci mekan ise The Ghika Gallery. En hatırı sayılır Yunan sanatçılardan olan, güzelim Yunan adalarını, yaşantısını iç açan resimlerine canlı renklerle harika yansıtan Nikos Hadjikyriakos-Ghikas’ı da tanımak için Benaki Müzesi güzel bir fırsat.

Sezar’ın hakkı Sezar’a: Sokak sanatı

Hangi Avrupa şehrini Google’da aratsanız sanat anlamında “çok yükseliyor, parlıyor” tarzı abartılı başlıklarla karşılaşıyorsunuz. Birkaç şehir dışında Avrupa’daki tüm başkentler “en”. Durum böyle olunca Atina çağdaş sanatı için de methiyeler düzülmekten geri kalınmamış. Bir Avrupa şehri olması dolayısıyla güzel bağlantıları var, iyi sanatçılar küçük de olsa önemli sergiler yapabiliyorlar ama Atina’ya en parlak sanat şehirlerinden biri demek biraz zorlama olur.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Diğer yandan, Atina’da gelişmiş bir sanat dalı varsa o da, hakkını vermek lazım ki, mutlaka sokak sanatı. Bu kadar protest bir halka da bu yakışırdı zira. Gece olup da dükkanların kepenkleri inince, o kepenklerin üzerinde şahane işler beliriyor.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Atina sokak sanatının özellikle 2008’deki ekonomik krizden sonra bir ifade ve isyan yöntemi olarak iyiden iyiye yaygınlaştığı söyleniyor. Yunanistan’da güçlü bir şekilde halen varlıklarını sürdüren anarşistlerin olduğu bölgeler, hakikaten de sokak sanatının en çok görüldüğü bölgeler. Özellikle anarşistlerin ana mahalleleri olan Exarchia bölgesinde duvarlara bakmaktan yürüyemiyorsunuz. Yolda yürürken tesadüf eseri görüp girdiğim (ve neyse ki tek parça çıkabildiğim!), sonradan anarşistlerin mekanı olduğunu öğrendim terk edilmiş bir evde hayatımda gördüğüm en etkileyici grafitilerden birkaçını görmüş oldum mesela.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Özel turları da olan Atina sokak sanatına, grafitilerine yollarda yürürken dikkat etmenizi, eğer özel ilginiz varsa Exarchia ve Ghazi bölgelerini ziyaret etmenizi ısrarla öneririm.

Sanatla gezdik, tasarım hediyeliklerle dönelim!

Bu kadar sanat mekanı gezdikten sonra yanımızda şehri hatırlatacak bir tasarım objesiyle dönmek şart! Eskiden daha az mobildik ve özellikle yurtdışı gezilerinden sonra eve döndüğümüzde çantadan bir yığın gereksiz hediyelik eşya çıkardı. Buzdolaplarının üstü magnet, raflar yeterince anlamsız hediyelik dolduysa Atina’nın turistlere sunduğu en güzel şeylerden biri olan tasarım hediyelik dükkanlarına alalım sizi… O mavi magnetlerden değil de akıllıca espiriler yerleştirilmiş, güzel tasarlanmış, kısa kısa kültürel referanslar veren, sonradan aldığınıza pişman olmayacağınız objeler alıp evinize götürmek istiyorsanız bu dükkanlar size göre!

Forget Me Not: Üst katında tasarım hediyelikle (filozofların ağzından yazılmış espirili sözler, defterler, kendi Yunan’ını kendin yap karton koleksiyon serisi, kültürel referansları üzerinde yazan bileklikler), alt katında ise Yunanlı tasarımcıların elinden çıkan kıyafet ve aksesuarlar bulabileceğiniz en şık ve en kapsamlı hediyelik dükkanı Forget Me Not. Ben ziyaret ettiğimde ünlü bir Yunanlı tasarımcı yeni sezon kıyafetlerinden getirmişti. Biraz sohbet ettikten sonra Kolonaki’de (bizdeki Nişantaşı’na tekabül ediyor) büyük bir dükkanı olduğundan ve tasarımlarını bu dükkana turistlerin de Yunanlı tasarımını tanıyabilmeleri için getirdiğinden bahsetti. Adres: 100, Adriannou St.

Fotoğraf: Irmak Özer
Fotoğraf: Irmak Özer

Anamnesia: Arkadaşlarımla aramızda hep dalga geçeriz; özellikle kadınların ilgi duyacağı aslında çok da gerek duymayacağın ama güzel tasarımlarına hayır diyemeyeceğin şeyleri pahalıya satan bir marka yaratsak zengin oluruz! İşte bu markalardan biri Anamnesia. Aslında o kadar pahalı değil ama eşarptan bardağa, yastık kılıflarına, çantalara o kadar şeker tasarımlar yapmışlar ki, hiç yemek yapmayan biri bile olsan kendini üzerinde komik bir deniz kestanesi olan mutfak havlusu alırken buluyorsun. Gidin, ama sakin olun. Adres: 99 Adrianou St, Plaka

Anamnesia
Anamnesia

Oh!@TAF: Yukarıda bahsettiğim bağımsız sanat kuruluşu T.A.F. tabiiki tasarıma da el atmış. Tasarım platformu It’s all, oh so souvenir to me! ile işbirliği yapan T.A.F. binasındaki küçük dükkanda 80 Yunan tasarımcının elinden çıkmış yaratıcı hediyelikler bulabiliyorsunuz. Adres: 5 Normanou str., Monastiraki

T-Greeks: T-shirt severler, deniz referanslı, mavi boncuklu, haliyle daha çok mavi-beyaz tonlarında kendi tasarımları olan t-shirtleri satan bu mağazaya uğramalılar. Adres: Dexippou 3, Monastiraki

Diğer kültür-sanat durakları

B & M Theocharakis Foundation: Syntagma’ya çok yakın olan B & M Theocharakis Foundation’da süreli sergiler olabildiği gibi, vakıf, birçok konsere de ev sahipliği yapıyor.

The National Archaeological Museum: Prehistorik dönemden geç Antik Çağ’a kadar geniş bir Yunan uygarlığı koleksiyonu olan müzede 11.000’den fazla eser sergileniyor. Akropolis’i gördünüz, ikinci ödeviniz de Arkeoloji Müzesi!

Stavros Niarchos Foundation Cultural Center (SNFCC): Atinalıların yeni gözde kültür-sanat mekanı SNFCC’de yılın önemli etkinliklerini yakalayabilir, güzel havalarda ünlü İtalyan mimar Renza Piano’nun elinden çıkmış kültür merkezi binasını izleyerek parkında keyif yapabilirsiniz.

Bu kültür-sanat rotalarını 21-24 Haziran’da 23. edisyonu gerçekleşecek Art Athina ile birleştirebilir, hem yerel sanatçıları, sanat mekanlarını tanımış olur hem de Atina’ya yakışır bir tarih olan yaz ayında Avrupa çağdaş sanat dünyasındaki son eserleri takip edebilirsiniz.

Keyifli gezmeler!

Irmak Özer

 

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.



        Love, Share, Live with Art

        Turkish and world art market, new works and artists
        Subscribe to our newsletter to follow us closely.