Los Angeles’ın kültür-sanat merkezi olan Art District’in yıldızı Los Angeles Institute of Contemporary Art (ICA LA), 2 yıllık yenileme çalışmasının ardından Eylül 2017’de kapılarını açtı. Misyonu, sergileri ve binasıyla enerji dolu olan bu dinamik müzenin kökleri 1984 yılında kurulan ve 2015 yılında kapatılan Santa Monica Museum of Art (SMMoA)’a dayanıyor. Los Angeles, Institute of Contemporary Art adıyla yeniden açılan ve adeta yeniden doğan Müze, Los Angeles’a yepyeni bir soluk getirmeye başladı bile.
ICA LA, yeni ismi, binası ve logosuyla adeta yeniden doğdu diyebiliriz. Yenilenen müze, Santa Monica Museum of Art zamanından beri gelen çalışmalarını arttırdı, sosyal-kültürel farklılıkları ve çeşitlilikleri kucaklamayı ve sosyal farkındalık yaratmayı amaç edindi. Çağdaş sanatı her yere ve herkese yaymak amacıyla yola çıkan Müze, kalıcı sergi veya koleksiyona ev sahipliği yapmıyor. Herhangi bir koleksiyonu veya sanatçıyı öne çıkarmak yerine, yıl içinde düzenlenecek olan dünyanın dört bir yanından birçok sergiyle çağdaş sanatı Los Angeles’a taşıyacak.
Değişen aralıklarla birçok farklı sergi ve sanatçıyı ağırlayacak olan ICA LA’yi ziyaret etmek ve bu özel sergileri gezmek ücretsiz. Müzenin direktörü Elsa Longhauser ‘’biz buranın aktif ve enerjiyle dolu bir yer olmasını istiyoruz’’ diyerek müzenin her geçen gün ziyaretçi profilini genişletme amacının altını çiziyor.
Kulapat Yantrasast tarafından tasarlanan yeni bina, 2 yıllık bir çalışma sonucunda tamamlandı. Bina, şehrin merkezinde bugün Art District olarak kullanılan eski bir antrepo alanında bulunuyor. Gerek antrepo ruhuna gerekse modern ve dinamik bir görünüme sahip olan sarı rengin dikkat çektiği bina, toplam 12,700 metrekare büyüklüğünde. Bu alanın 7,500 metrekaresi sergileme alanı olarak kullanılırken kalan alanlarda sosyal programların gerçekleştirileceği seminer ve panel odalarına ve de müze kafesi karşımıza çıkıyor.
Açılışı kutlamak için “Martín Ramírez: His Life in Pictures, Another Interpretation” isimli özel bir açılış sergisi hazırlandı. Meksikalı sanatçı Martín Ramírez’in çizimlerini sanatseverle buluşturan sergide, 1925 yılında Kaliforniya’ya göçmen olarak gelen Ramírez’in zor hayatı ve yer değiştirmenin getirdiği fiziki ve duygusal problemler anlatılıyor. 1929 Büyük Buhran döneminde işsiz ve evsiz kalmasının ardından kısa şizofreni teşhisiyle kliniğe yatan ve eserlerini bu ortamlarda yaratan Ramírez’in sergisi, sosyal-kültürel çeşitlilik, göç, yerinden olma, tecrit edilme gibi farklı kavramlara odaklanıyor. Müze bu özel sergiye ek olarak açılışını kutlamak için Abigail DeVille’in “No Space Hidden (Shelter),” isimli enstalasyonu da sanatseverlere sundu. Sanatçının şehir merkezinden topladığı çeşitli eşyalardan meydana getirdiği enstalasyonu, günümüzde toplumsal tabakalar arasındaki ciddi ekonomik farklılıkları anlatıyor.
Simge Erdoğan