Şu günlerde Genco Gülan Güney Kore’de yeni yerleştirmesi üzerinde çalışıyor. Suncheon National Gardens’ta bulunan yapıt 20 metre çapında ve 300 adet eski elektronik aygıttan oluşuyor; ancak yapıtı meydana getiren ve birçoğu eski TV monitörü olan bu aygıtların hiçbiri elektriğe bağlı değil. Genco Gülan yeni projesinin çıkış noktası ve amaçları üzerine sorularımızı yanıtladı.
Bu proje nasıl ortaya çıktı?
Labirentler uzun zamandır ilgimi çekiyor. Mistik şekiller, farklı kültürel referanslar ile bir süredir resimlerimde ortaya çıkıyorlardı. Açıkçası onları bir tür metafor motoru ve seyirci katılım gereci olarak görüyorum. Bir süredir de iki boyuttan üçüncü boyuta geçmek istiyordum. Unesco AIAP-IAA’nın koordine ettiği Suncheon Bay International Eco-environmental Art Festival (SEEAF 2016) benden proje isteyince onlara Son Labirent’i önerdim; kabul edilince de projeyi mekana özgü olarak yeniden kurguladım.
Yapıtın nasıl bir kavramsal çıkış noktasına sahip? Kalıcı bir yerleştirme mi?
Yapıtlarımda hem malzemenin, hem biçimin hem de mekanın kavramsal referanslarına sahip çıkarım. Elektronik malzemelerden oluşan Son Labirent’in yemyeşil bir parkta yer almasını çok önemsiyorum. Yapıt ilk başta çevreci bir festivalde yer almaması gereken bir parça olarak gözüküyor! İşte tam da bu nedenle böylesi bir festivalde, yeşil bir parkta bulunması çok önemli. Zira teknoloji ile beraber doğa da değişiyor. Bu değişimi doğru yönetmeyi öğrenmemiz şart! Labirentin kalıcı olmasını isterdim fakat değil; bir ay boyunca sergilenip kaldırılacak. Fakat yoğun ilgi görüyor. Seyirci tepkileri çok ilginç ve pozitif. Çocuklar oturup kapalı TV’leri seyre dalıyorlar. Yapıtıma TV bahçesi diyorlar, kendi aralarında.
Yeni medya sanatı denince akla genellikle “elektrik tüketen” işler geliyor. Sanırım sen buna da bir eleştiri getiriyorsun buradaki işinle.
Son Labirent’te elektrikli aletleri tamamen elektriksiz olarak kullanıyorum. Benim için işlevleri değil, sembolik anlamları önemli. Zaten seyirci de işimi görünce hemen Video Art diye adlandırıyor. Sanat, algısal bir iletişimi hedefler; yani amaç üzümü yemek. Bağcı dövmek, hatta bağın, bağcının var olup olmaması bunların hepsi ikincil meseleler. Yeni medyanın tüketim fetişizmini körükleyen yanını çok tehlikeli buluyorum. Ünlü markalar tamamen sanatın anlamsal silahlarını mobilize ederek telefonlarını 10 kat, 20 pahalıya satıyor; seyirci de buna dünden hazır. Ama tiyatro bileti bedelini yanlış kişilere ödüyorlar; bir çeşit karaborsa durumu yani…
Öte yandan teknolojinin zaman içinde işlevsizleşmesi de bu alanda iş üreten sanatçılar ve bu işlerin koleksiyonlarını yapan kişi ve kurumlar için büyük bir problem.
Yeni Medya sanatı sonuçta ‘medya teknolojisi’ ile ilgilidir. Anlamsal açıdan da tırnak içinde ‘eski medya’ daha çekici çünkü daha zengin, daha katmanlı. Anlamsal yelpaze ve seyirci deneyimini zorlamak benim için her zaman çok daha önemli.
Sence nedir yeni medya?
Yeni Medya sabit bir tanımı olmayan bir alan, zaten bu yüzden yeni. Tanımı yapılınca da eskiyecek. Çok net.
Ve kalıcılığı nasıl sağlanır, ya da sağlanmalı mıdır?
Kalıcılık izafi bir kavram. Neyin kalıcı olmasını istediğinizin seçimi kalıcılığın kendisinden bile önemli olabilir. Örneğin Labirentimde CCTV olarak kullanılmış TV monitörleri var. Ekranda sürekli aynı görüntü dönünce tüpler yanmış ve görüntü cama kazınmış. Peki bu bizim işimize yarıyor mu ya da yarayacak mı? Yeni Medya’da beni heyecanlandıran Live, Life (Yaşayan ve canlı) gibi kavramlar. Çevrim içi durum buna bazen göreceli olarak izin veriyor. Saklamaktan çok hemen paylaşmak, taze taze… Balığın da tazesini severim; konserve yememeye çalışırım. Fakat kirlilik arttıkça, taze balık bulmak zorlaşıyor; sizler de biliyorsunuz…
Güney Kore’de çağdaş sanat ortamının çok dinamik olduğunu hep duyuyoruz. Senin gözlemlerin, deneyimlerin bu süreçte nasıl oldu?
Bu festival Güney Kore’deki 4. sergim. Daha önce Incheon’da 2 ayrı sergiye katılmış, Seul’de bir solo sergi yapmıştım. Ülke çok dinamik fakat aynı zamanda muhafazakar; biraz bize de benziyorlar. Öte yandan Kore Nam June Paik gibi dünya çapında bir isim çıkarabilmiş bir ülke. Ben de üstat ile tanışma şerefine erişmiştim. Dünya çapında sanatçı çıkarmadan (ya da sporcu) dünya çapında ülke olunmuyor.
Sanatçının eserleri için tıklayın.