Hemad Javadzade’nin mistik ve gerçeküstücü kompozisyonları, sanatçının Doğu kültüründen aldığı esinle birleştirdiği tutkulu karakterini gözler önüne seriyor. Sanatçıyla resim yapma sürecine yaklaşımını ve esin kaynaklarını konuştuk.
Sanatçı olmaya nasıl karar verdin?
Sanata karşı çocukluktan beri ilgim vardı ve çevremdekiler de beni her zaman bu konuda desteklemiştir. Akademik eğitime lisede grafik bölümünde başladım. Aynı yıllarda katıldığım yarışmalar ve fuarlarda elde ettiğim başarılar beni sanat sahasında çalışmaya motive etti. Üniversitede grafik bölüme girdiğimde sanat ve resimden uzaklaşmamak adına, heykeltıraşlığa ve resme ciddi bir şekilde devam edip illüstrasyonla ve grafikle ilişkilendirerek ilerlemeye çalıştım.
Daha önce hangi ülkelerde yaşadın? Türkiye’ye ne zaman, nasıl geldin?
İran doğumluyum ve 27 yaşına kadar orada yaşadım. Sonra Türkiye’yi yaşamak için uygun gördüm ve İstanbul’da yerleştim.
Esin kaynakların neler? Resimlerinde işlediğin konular hangileri?
Resim benim için sanki başka bir dünyaya bir kapı. Gerçeküstü konular her zaman ilgimi çekti; gerçekçilikten hep kaçmışımdır.Resim yaparken sanki hayal dünyam her zamankinden daha da belirginleşiyor ve yaratmanın müthiş duygusunu tüm varlığımla hissedebiliyorum. Bir eser yaratmak benim için belki de geçmişten idrak ettiğim bir şeyi gözümde canlandıran bilinçaltımın yansıması. Bu konuda en çok Rus ressamlardan etkilenmişimdir. Uygulama ve işlemede eşsiz, büyük ustalar. Son iki serimde hayvan teması üzerinde durdum ve kuşları kendi çalışma üslubuma daha yakın gördüm. Ama yeni serimde Ortadoğu mimarisini portre ile birleştirerek gerçeküstü bir ortamda hayata geçiriyorum. Öte yandan coğrafi kimliğimin yansıtmasını işlerimin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorum ve bana göre sanatçı yanıtlarını ancak kendi köklerinde ararsa başarılı bir eser ortaya koyabilir. Coğrafya bizi ister istemez geçmişimize bağlı kılar ve kültürümüzden oldukça etkileniriz. Batılı bir sanatçı hiçbir zaman doğudan bir mürekkep suyu resmini o incelik ve yumuşak geçişlerle yaratamaz. Çok çalışıp bir sonuç da alsa yine de sadece ruhsuz ve yüzeysel bir görüntü elde edecektir ve teknik bir taklit olacaktır. Bence bir sanat eseri derin kültürel katmanlarımızı ve kimliğimizi irdeleyerek ve geçmişimizi gözden geçirip esere aktararak zenginleşip kalıcı olabilir.
Sence Türkiye’de çağdaş sanat nasıl bir noktada? Geleceğini nasıl görüyorsun?
Şu ana kadar bu konu hakkında detaylı bir araştırmam olmadı; ama gördüğüm kadarıyla Türkiye’nin Modern Batı sanatından etkilendiğini söyleyebilirim. Gerçi ben her zaman Batı sanatını kopyalamak ve taklit etmek yerine elimizde olan kültürel köklerin modern bir biçimde yorumlanmasını yeğlemişimdir.
Şu ana kadar yapmak isteyip yapamadığın ütopik projeni sorsam ne derdin?
Resmin yanında bir kısa hikaye yazdım; illüstrasyonlarını tamamlamak için bir fırsat arıyorum ve aynı zamanda bitirilmesi uzun zaman isteyen bir video art projem var.