Ekonomi profesörü ve sanat ekonomisi uzmanı Aylin Seçkin, 2017’de dünya sanat piyasasındaki gelişmeleri tüm detaylarıyla Art50net için yazdı.
( Aylin Seçkin’in Türkiye sanat ortamından yaptığı incelemelere buradan ulaşabilirsiniz.)
Bu yıl gerek Türkiye’de gerek dünyada galeri kapanışlarına tanık olduğumuz bir yıl olsa da genel portre hala Amerika ve Avrupa sanat piyasası açısından olumlu. Türk piyasası açısından nispeten durgun, rekorların daha az olduğu bir yıl oldu. Dünya sanat piyasasının likidite açısından bir sorunu şimdilik olmazken, rekorların gözlendiği bir yıl olmasının en önemli sebebi dünyada servetin hala artarak Körfez ülkeleri, Çin ve Amerika kıtasında yoğunlaşması olarak açıklanabilir.
Beş günün ardından 10 Aralık’ta biten Art Basel Miami Beach‘de yaklaşık 3,5 milyar dolar değerinde eser satışı söz konusu. Toplam ciro henüz açıklanmasa da satışların son derece olumlu olduğu gözleniyor. Bazı galeriler için fuarlar çok önemli bir gelir kaynağı durumunda. The Art Market 2017 raporuna göre galeri gelirlerinin % 41’i fuar satışlarından elde edildiği sonucu çıkmış. Bununla birlikte yoğun fuar programı, fuarlara katılım şartları ve masrafları birçok galeri için de göze alınamayacak boyutlarda.
Art Basel Miami’de öne çıkan bazı satışlar ise şöyle: İlk günün en önemli satışı olarak Yayoi Kusama’nın ‘Standing at the Flower Bed’ (2013) eseri 1 milyon dolara satıldı. Genç koleksiyoner alımlarına örnek olarak ise $250,000 dolara satılan Lee Bul’ın (Mekamelencolia — Velvet #3 DDRG29AC)” (2017) adlı eseri örnek verilebilir. Sigmar Polke’nin çift taraflı eseri Transparent #8 (1988) $1.75 milyon dolara bir Amerikan koleksiyonere gitti. Bruce Nauman’s “Untitled (Two Wolves, Two Deer)” (1989) eseri de $9.5 milyon dolara Asyalı bir koleksiyonerin oldu.
UBS’in son açıklanan raporuna göre koleksiyonerlerin psikolojik getirilerinin arttığına tanık olmaktayız. Bu, fiyatların yukarıda kalmasını destekleyen önemli bir özellik olarak biliniyor. Türkiye için önceki yıllarda yaptığımız bir araştırmaya göre psikolojik getirilerin % 30 civarında ve oldukça yüksek olduğu sonucuna varmıştık. UBS’in çalışması koleksiyonerlerin % 71’i kişisel mutluluk için, % 54’ü ise tutku neticesinde eser aldıklarını ifade etmişler. Buna karşın, koleksiyonerlerin sadece % 40’ı yatırım amaçlı aldıklarını belirtmiş. Dünya makroekonomik verileri incelendiğinde de likidite bolluğunun sanata aktığı ve yüksek fiyatlı eserlerin rahat alıcı bulduğu görülmekte. Christies’in 16 Kasım Müzayedesinde Da Vinci’nin Salvator Mundi’sinin 405,3 milyon dolara alıcı bulması bunun en önemli örneği.
Tartışmasız yılın en dikkat çeken satışı Rönesans Ressamı Da Vinci’nin komisyon dahil 450,3 milyon dolara satılan Salvator Mundi tablosu oldu. Tablonun Suudi Prensi Bin Salman tarafından satın alınıp Abu Dabi Louvre Müzesi’ne hediye edildi (ya da kiralandı?) Eser, 1958’de bir müzayedede sanatçısı bilinmediğinden sadece 100 dolara satılabilmişti. Eserin son sahibi kimya milyarderi Rus işadamı Dmitry Rybolovlev 2013 yılında resmi 127.5 milyon dolara satın almıştı.
Yine aynı günlerde Sotheby’s’in New York’ta 16 Kasım Müzayedesi akşamı çok önemli bir koleksiyonun satışı vardı ve eserlerin çoğu tahmini fiyat aralıklarının çok üstünde fiyatlara satıldı. Ünlü koleksiyoner Martin Margulies Ibrahim Mahama’nın Non-Orientable Nkansa (2017) adlı tahta kutu yerleştirmesini €375,000 euroya satın aldı.
Çağdaş sanatta kırılan rekor ise Mayıs ayında New York Sotheby’s’de 110,5 milyon dolara satılan Jean-Michel Basquiat’ın tablosuydu. Bu eserin sahibi de genç Japon işadamı Yusaku Maezawa oldu.
Sotheby’s’in Kasım New York Müzayedesi 310,3 milyon dolarlık ciroya ulaşırken tahmini fiyat aralığını epeyce geçerek eserleri alıcı bulan sanatçılar Lucien Freud, Royal Academiy of Arts Londra’da retrospektif sergisi olan Jasper Johns, piyasaya çok sınırlı eseri gelen Cy Twombly, Edward Ruscha, Roy Lichtensein, tahmini fiyat aralığının 6 katına satılan Laura Owens, yine tahmini aralığın 5 katına satılan Lynette-Yiodam Boakye, Rudolf Stingel, David Hockney, Alberto Burri, Kenneth Noland, Phillip Guston, Wolfgang Tillmans, Jonas Wood ve Joseph Kornell oldu. Bu sanatçıların çoğu yine Ekim Londra Sotheby’s Müzayedesinde çok iyi performans göstermişlerdi.
Bu sene New Museum, New York’lu kadın sanatçılara daha çok yer verdi. Bu sanatçılardan Lynette Yioadam-Boakye ve Kaari Upson’un sergileri benim dikkatimi en çok çekenler arasındaydı. Zira 15. İstanbul Bienalinde Upson’un işlerini Türk sanatseverler yakından görme fırsatı buldu. Hem Whitney Bienali’nde hem de New Museum’daki sergilerde dikkatimi çeken önemli nokta Afro Amerikalı sanatçıların daha dışa vurumcu daha politik ve eleştirel işleriyle, pentür ve el emeğini daha öne çıkaran işlere verilen önemdi.
Bu bağlamda 2017 aborijinal ve yerli sanatçıların dünya sanat piyasasında daha görünür oldukları bir yıl oldu. Venedik Bienali’nde Kananginak Pootoogook’un “Walrus Hunt” adlı işi dikkat çekiyordu. Art Basel’de de Avustralyalı Warlimpirrnga Tjapaltjarr, Kanadalı General Idea en çok talep gören yerli sanatçılara örnek teşkil ediyordu.
Sonuç olarak Andy Warhol, Lucien Freud, Francis Bacon gibi global sanat piyasasının starları 2017’de yine üst sıralarda yer alırken fiyatlarının geçen senelere nazaran düştüğü gözlendi. Özellikle Amerikan ekonomisinin makro verilerinin sağlıklı büyüme ve fiyat istikrarının sürdüğü, borsadaki kazanımların servet artışını desteklediği düşünülürse bunun sanat piyasasına daha fazla likidite ve satış olarak döneceği tahmin ediliyor. Ancak, kanunlaşması halinde sanat satışlarından alınan vergi iadesinin kaldırılması önümüzdeki yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde borç, boşanma ve ölüm kaynaklı sanat satışlarında bir yavaşlama olabileceğini, bunun da fiyatları yukarı yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz.
Aylin Seçkin