Anima Mundi
“Dünyanın ruhu” anlamına gelen ve antik felsefeden günümüze yorumlanan bu görüşte dünya bütünsel olarak canlı bir varlık kabul edilir ve tıpkı insan gibi beden, ruh ve bilince sahip olduğu varsayılır.
Yaşayan bir varlık olarak dünya şu sıralar can çekişiyor olmalı. Bunu bir tür kriz ya da hastalık olarak düşünürsek en büyük etken insandır. Dünya var olmaya devam edecekse kendini yenilemesi gerekecektir, onun kurtuluş serüveni ise insanoğlunun gözüyle kıyamete benzetilebilir. Uygarlığın yenilenmek üzere yıkıldığı bu arınma sürecinde doğa ve insan için yeni bir dönem başlar.
Dünya sancısını elementlerin gövdeleriyle dışa vurur, hiddetli fakat kontrollüdür. Kaosun ardından büyük bir boşluk kaplar her yeri ve ortam durulur. Fazlalıklarından arınarak özüne ulaşmış olan dünyada oluşumlar yeniden belirir; yerleşip kök salan bitkilerin filizlenmesiyle birlikte insan sureti de toprağın altından görünmeye başlar.
Resimler, bu zaman dilimindeki olası görünümleri arar.
(Resimlerin isimleri kişileştirilen dünyanın edimlerine işaret eder.)